İşitme
Engelliler
Tanım
Eğitim alanında işitme engeli
terimi, özel eğitim hizmetlerini gerektiren işitme özürleri için
kullanılmaktadır. Özel eğitim alan çocukların pek çoğunda ise işitme kalıntısı
bulunmaktadır. İşitme kalıntısı, işitme duyusunda sesleri analiz edip,
işitme siniri yoluyla beyindeki işitme merkezine gönderen, hasar görmüş fakat
canlı kalmış bir alan için kullanılmaktadır.
Nasıl İşitiyoruz
İşitmezlik ile ilgili bazı terimlerin
daha iyi anlaşılabilmesi için bu bölümde işitme duyu organımız hakkında çok
kısa bilgiler verilmiştir. Bu bilgiler ayrıca işitmezliğin yarattığı bazı sorunları
daha iyi anlamamıza da yardımcı olacaktır. İşitme duyusunu oluşturan birçok
eleman üç bölüm içinde ele alınmaktadır: dış kulak, orta kulak ve iç kulak.
• Dış Kulak
Dış kulak, kulak kepçesi ve kulak
kanalından oluşur ve kulak zarı ile sonlanır. Kulak kepçesi ses dalgalarını
toplar ve kulak kanalına yöneltir. Ses dalgaları, kulak kanalı içinde basınç
değişiklikleri yaratarak kulak zarının titreşmesine neden olur ve kulak zarı
titreşimlerin orta kulağa aktarılmasını sağlar.
• Orta Kulak
Orta kulak, esnek bir yapıya sahip olan
kulak zarının arkasında kalan hava dolu bir alan ve bu alanda yer alan üç küçük
kemikçik zincirinden oluşmaktadır. Bu kemikçikler çekiç, örs ve üzengi adları
ile bilinmektedir. Çekiç kulak zarı ile sürekli temas halindedir. Örs, bir
yandan çekiç ile ve diğer yandan da üzengi ile bağlantı halinde olup, oval
pencere üzerine gelmektedir. Kulak zarının titreşimleri, orta kulak boşluğu
içindeki kemikçik zincirinin titreşmesi ile oval pencereye aktarılır.
• İç Kulak
İç kulak bu bölümler arasında en
karmaşık ve işitme için de en önemli olanıdır. Orta kulak ile iç kulak
arasındaki bağlantı, üzengi kemiği ve oval pencere arasındaki bağlantı ile sağlanır.
İç kulak, içi sıvı dolu karmaşık tüplerden oluşmaktadır. Bu yapılardan bir
bölümü işitme duyumuz ile ilgilidir ve koklea adını almaktadır. Diğeri ise
denge duyumuz ile ilgilidir. Bu nedenle iç kulak işlevlerine göre iki bölüme
ayrılabilir: vestibüler sistem ve koklea. Vestibüler sistem dengeden
sorumludur. İşitme ile ilgili en önemli organ ise içi sıvı dolu kokleadır. Bu
salyangoz biçimindeki organın içinde, çok duyarlı sinir uçları bulunur ve
bunlar seslerin perde
(tizlik-peslik) özelliğine duyarlıdırlar.
Bu sinir fiberleri kokleadan çıkarken bir bölük halinde işitme sinirini
oluşturmakta ve bilgileri beyine iletmektedir. Normal işlev gören bir kulakta üzengi
hareket ettiğinde, oval pencereyi içe doğru hareket ettirmekte ve kokleadaki
sıvının akışını sağlamaktadır. Bu sıvının hareketi ile tüylü hücrelerinin
hareketlenmesi, mekanik titreşimin elektrik akımına dönüşümünü başlatan
uyarıcıdır. Koklea sinirinin uyarımı ile elektriksel uyarılar beyine
gönderilmekte, bunun sonucu olarak ses işitilmektedir. Sesin işitme mekanizması
içindeki iletiliş biçimi göz önüne alındığında, bu mekanizmanın dış ve orta kulaktan
oluşan bölümü, oval pencere dâhil olmak üzere, iletim yolları;
buradan ilerideki bölüm ise, koklea ve beyindeki merkeze kadar olan işitme
siniri dâhil olmak üzere, duyu-sinirsel yollar olarak
adlandırılmaktadır.
Tanılama ve Değerlendirme
Son yıllarda gelişmiş ülkelerde doğuştan
işitme kaybının erken teşhis edilebilmesi için yeni doğan işitme taramaları
uygulanmaktadır. Ülkemizde 2004 yılında başlatılan “ulusal yeni doğan işitme
taraması kampanyası“ ile tüm bebeklerin doğum hastanelerinden taburcu olmadan
önce, işitmeleri güvenli ve doğru olarak test edilmektedir. Tarama sonrası
işitme kaybı riski saptanan bebeklere, hastanelerin odyoloji bölümlerinde ileri
işitme testleri yapılmakta ve işitme özrü tanısı konan bebeklerin en geç 6
aylıkken işitme cihazı kullanması sağlanmaktadır. İşitme duyarlılığı ölçümü
odyometre (işitölçer) denilen araçlarla yapılmaktadır. Bebek ve çocuklara
uygulanan işitme testleri şunlardır:
Otoakustik emisyon testi: İç
kulaktaki işitme sisteminin fonksiyonu hakkında bilgi verir. Tek başına tanı
koymak için yeterli değildir. Bu testi geçemeyenlere ileri odyolojik tetkikler
uygulanır. Test uygulanırken bebek, uyku hâlinde veya sakin olmalıdır. Bebeğe
hiçbir zararı olmayan, acı vermeyen ve bir kulak için toplam 2–3 dakika süren
bir yöntemdir. Kulağa yerleştirilen bir proptan ile ses verilerek bu sesin
işitme sinirinden geri yansıması kaydedilir.
İşitsel beyin sapı cevabı testi:
Bu test, işitme merkezine kadar uzanan işitme sinirinin sese, ne derecede yanıt
verdiğini tespit etmek amacıyla uygulanır. Test sırasında çocuk ilaçla
uyutulur. Kulak arkası ve alın temizlenerek elektrot uçları yerleştirilir.
Küçük bir mikrofonla kulağa çeşitli şiddetlerde ses verilir. Bilgisayarla
işitme sinirinin cevabı kaydedilir.
Davranış testi: Çocuğun cevap
verdiği en düşük ses şiddeti seviyesini tespit ederek, işitme derecesi
saptanır. Ses geçirmeyen özel odada çocuk, annesinin kucağına oturur. Hoparlörden
çeşitli şiddetlerde ses verilerek tepkisi gözlenir. 12Çocuğun yaşı uygunsa
odyolog bir oyun öğreterek testi uygular ve çocuğun işitme düzeyini
belirleyerek odyograma kaydeder.
Timpanometri testi: Orta
kulağın fonksiyonunu değerlendirmek için uygulanır. Kulağa yerleştirilen
plastik uçlu prop ile hava basıncı verilerek, kulak zarı ve kulak
kemikçiklerinin işlevi hakkında bilgi edinilir. Orta kulakta sıvı varsa tespit
edilir. İşitme testleri ses geçirmeyen özel odalarda, kulaklık veya hoparlörler
ile yapılır. İşitme kaybının derecesini ve tipini belirlemek amacıyla yapılan
testlerin sonuçlarının gösterildiği tabloya odyogram denir. Dikey ve yatay iki
doğrudan oluşur. Dikey doğrular sesin frekans değerlerini belirtir. Yatay
doğrular ise sesin şiddetini belirtir. İşitme cihazları sesin şiddetini
artırarak, kişinin sesi fark etmesini sağlar ancak işitme kaybını düzeltmez.
Var olan işitme kalıntısının en etkili biçimde kullanılmasına yardım eder.
Odyolojik değerlendirmeler tamamlandıktan sonra engelli için en uygun işitme
cihazı seçilir. İşitme cihazları mikrofon, yükseltici ve alıcı olmak üzere üç
kısımdan oluşur. Birçok türü vardır. Bunlar; cep tipi işitme cihazları, kulak
arkası işitme cihazları, kulak içi işitme cihazları, kanal içi işitme cihazları,
koklear implant (biyolojik kulak), FM sistemli telsiz cihazları şeklinde
sıralanabilir.
Sınıflama
İşitme engeli konusunda pek çok
sınıflandırma sistemi bulunmaktadır. Bunlar içinde en yaygın olarak,
işiten-işitme engelli, işitmeyen-ağır işiten ayırımları kullanılmaktadır. Ancak
bu kategoriler farklı alanlardaki uzmanlar tarafından farklı biçimlerde tanımlanmaktadır.
En büyük görüş ayrılığı fizyolojik yaklaşımı olanlar ile eğitim yaklaşımı
olanlar arasındadır.
Fizyolojik yaklaşımı olanlar işitmenin ölçülebilir
derecedeki kaybı ile ilgilenmektedirler. Bu görüşe göre yapılan bir
sınıflandırma, yukarıda verilen tanımdan da farklı olarak; belirli bir
yükseklik seviyesindeki sesleri işitemeyen çocukları işitmeyen olarak;
diğerlerini ise ağır işiten olarak kabul etmektedir. Diğer bir
sınıflandırma ise, işitme testleri sonucuna göre yapılan derecelendirmedir. Eğitim
yaklaşımı olanlar ise, işitme kaybının çocuğun konuşma ve dil geliştirme
yeteneğini ne derecede etkileyeceği ile ilgilenmektedir. İşitme kaybı ile dil
gelişimindeki gecikme arasındaki yakın ilişki nedeniyle, eğitim uzmanları
sınıflandırmayı
konuşma dili yeterliliğine göre
yapmakta; eğitim ve cihazlandırma sonucu ana dilini ve konuşma becerilerini
işlevsel yeterlilikte kazanmış bireyler için ağır işiten, bunları hiç
kazanmamış ve sözlü iletişimde bulunamayan bireyler için işitmeyen
terimini kullanmaktadırlar. Günümüzde elektronik teknoloji alanında kaydedilen
gelişmeler sonucu işitmenin ölçümünde ve işitme kayıplarına uygulanan işitme cihazlarında
çok önemli gelişmeler olmuştur. Bu nedenle, işitme kayıpları işitmeyen
kategorisine giren birçok
çocuğun, sağlanan erken girişim ve erken
eğitim hizmetlerinin de bir sonucu olarak
ağır işiten kategorisindeki çocuklar
gibi konuşma ve dil geliştirmekte oldukları görülmektedir. Özellikle işitme
ölçümünü yapan uzmanlar ve işitme engelli çocuk eğitimcileri, bu gelişmeler
karşısında çocukları başlangıçtan bu tür sınıflandırma ile etiketlemek yerine,
işitme kaybının derecesini odyolojik ölçümlere göre belirleyerek, hafif derecede
kayıp, orta derecede kayıp, ileri derecede kayıp ve çok ileri
derecede kayıp gibi terimlerle belirtmeyi yeğlemektedirler. Konuşmayı öğrenme ve
ana dillerini geliştirme, uygun eğitim olanakları ile zaman içinde, belki her çocuğun
kendi bireysel özellikleri ile de farklı hız ve düzey gösteren, ancak işlevsel düzeyde
kazanabileceği bir beceri olarak düşünülmektedir. Dil ediniminde bireyden
bireye farklılık yaratan diğer önemli bir durum, işitmezliğin oluş zamanıdır. Dilöncesi
işitmezlik ve dilsonrası işitmezlik terimleri bu ayırımı belirtmektedir.
Doğum anında var olan ya da hayatın ilk yılı içinde, konuşmayı ve dili
geliştirmeden önce oluşan bir işitme kaybı için dilöncesi işitmezlik;
konuşmayı ve dili geliştirdikten sonra meydana gelen bir işitme kaybı için dilsonrası
işitmezlik terimleri kullanılmaktadır. Hayatın ilk yılları içinde alıcı
dil gelişimine giderek daha fazla önem verildiğinden, dilöncesi işitmezlik ve
dilsonrası işitmezlik arasındaki ayırım zamanı erken yaşlara çekilmektedir.
Daha önceleri dilöncesi işitmezlik yaş sınırı üç yaştan önce olarak
belirlenirken, günümüzde bu sınır için 18 ay, hatta 12 ay olarak
önerilmektedir. İşitmezliğin sınıflandırılması diğer bazı özelliklere göre de
yapılabilmektedir. Bu sınıflandırmalar, izleyen konuların ilgili bölümleri
içinde yer almıştır.
Eğitim Yaklaşımları
İşitme
Özürlülerin Eğitim Seviyesi
Eğitim
Durumu
|
Sayı
|
Yüzde
|
Okuryazar
değil
|
99.949
|
36,8
|
Okuryazar
fakat bir okul bitirmemiş
|
44.271
|
16,3
|
İlkokul
|
82.566
|
30,4
|
İlköğretim
|
5.160
|
1,9
|
Ortaokul
|
16.024
|
5,9
|
Orta ve
dengi meslek
|
1.086
|
0,4
|
Lise
|
12.494
|
4,6
|
Lise ve
dengi meslek
|
4.889
|
1,8
|
Yüksekokul
veya fakülte
|
4.889
|
1,8
|
Yüksek
lisans, doktora
|
272
|
0,1
|
Toplam
|
271.600
|
100
|
İşitme engelli çocukların eğitimleri ile
ilgili temel konular, eğitimde kullanılan iletişim yöntemleri, işitmeye
yardımcı araçlar, yönetsel düzenlemeler, işitme engelli çocuğun okuldaki
gereksinimleri alt başlıkları altında açıklanmıştır.
Eğitimde Kullanılan İletişim Yöntemleri
İşitme engelli çocuğun eğitimi ile
sorumlu öğretmenin karşılaştığı en önemli sorun, öğrencisi ile nasıl iletişim
kurması gerektiği ve ona da başkaları ile iletişim kurmayı nasıl öğreteceğidir.
İşitme engelli çocuklara iletişim becerilerinin kazandırılmasında bilinen ve
izlenen iki temel yaklaşım vardır.
_ Sözlü Dil
Kullanan İletişim Yöntemleri
_ İşaret Desteği
Kullanan İletişim Yöntemleri
Bu yaklaşımlar aşağıda kısaca
açıklanmaktadır.
Sözlü Dil Kullanan İletişim Yöntemleri
• Yapısal Sözel/Oral Yöntem
Bu yöntemde, dilin öğretilebileceği ve
öğretilmesi gerektiği düşüncesi ile yapılandırılmış dil, belli kalıplar ile ve
belli bir sıra ile çocuklara öğretilmektedir. Bu yapılandırma, konuşma eğitimi,
eklemleme çalışmaları, işitme eğitimi, dudak okuma eğitimi, dil ve okuma
eğitimi başlıkları altında çeşitli çalışmaların tümünü kapsamaktadır.
Çalışmalar, dilin öğretilmesi gerektiği düşüncesine göre yürütülür.
• Doğal İşitsel/Sözel Yaklaşım
Bu yöntem, işitme engelli çocukların da
ana dillerini aynı işiten çocuklar gibi kazanabileceğini ve etkileşimci bir
ortam sağlandığında, daha yavaş hızda fakat işiten çocuklar gibi dili
edinebileceklerini savunmuştur. Doğal İşitsel/Sözel Yaklaşım için işitme
cihazlarının kullanımı, bir önkoşuldur. İşitme cihazlarının en iyi durumda
kullanımı, işitmenin maksimum kullanımı için yine bir önkoşuldur. Bu çocukların
yerleştirildiği eğitim ortamlarında işitme kalıntısının gerçekten maksimum
düzeyde kullanılıyor olması için gereken tedbirlerin alınması gerektiğini
savunur.
• İşitsel Yaklaşım/Tek Duyulu Yöntem
Sözel iletişim eğitiminin yalnız işitme
ile başarılacağını savunan bu yöntemin amacı, işitme’yi erken yaşlarda işitme
engelli çocuğun kişiliği ile bütünleştirmektir. Bunun için işitme kaybı çok
küçük yaştan tanılanmalı ve derhal çocuk cihazlandırılmalıdır. Doğal İşitsel/Sözel
Yakla-şımdan en önemli farkı, eğitimde dudak okumaya yer vermemesi ve yalnızca
cihazlandırılmış olan işitme duyusunu hedef almasıdır.
İşaret Kullanan Başlıca İletişim
Yöntemleri
• İşaret Dili
El ile yaratılan ve ulusal ya da yerel
belli işaretleri kullanan görsel bir iletişim sistemidir. Konuşma dilinden
ayrı, söz dizimi farklı ve kendi kuralları olan bir dildir.
• Parmak Alfabesi
Alfabedeki her harf karşılığı
parmakların değişik pozisyonlar alması ile sözcüklerin ve cüm-lelerin ifade
edilmesidir.
• Tüm İletişim
Tüm İletişim, sözel, işitsel, yazılı ve
işarete dayalı tüm elemanları birlikte kullanmaya daya-nan bir eğitim
yöntemidir. Ancak işaret dili kullanımına ağırlık verilmektedir.
Yönetsel Düzenlemeler
İşitme engelli çocukların eğitim
amacıyla ailelerinden uzakta bir yatılı ortama yerleştirilmeden eğitim
verilebilmesi şu seçeneklerle olasıdır:
• Gündüzlü bir özel eğitim ortamına
yerleştirilmek;
• Normal işiten yaşıtları ile birlikte
bir eğitim kurumuna yerleştirilmek, diğer adıyla kaynaştırma;
• Gündüzlü bir özel eğitim ortamının
aynı kurum içinde yer alması ve yarı-zamanlı kaynaştırma programının
uygulanması.
• Kaynaştırma uygulayan tüm kurumların
içinde destek eğitim hizmetleri biriminin yer alması.
İşitme Engelli Çocuğun Okuldaki
Gereksinimleri
Kaynaştırmanın amacı, engelli çocuğu
işiten toplum için hazırlamak, normal çocuklar ile etkileşmesini, bu yolla
engelli çocuğun toplumun genel değerlerini gözlemesini, öğrenmesini ve uygun
davranış biçimleri geliştirmesini sağlamaktır. İşitme engelli çocuk söz konusu
olduğunda, normal işiten yaşıtlarının dilini öğrenmesi de hedeflenen
amaçlardandır. Bu konudaki bilgilerinizi tazelemek için 2. Üniteyi gözden
geçiriniz. Konunun
yasal boyutları son ünitede ele
alınmaktadır.
1. Sınıfta İletişimi Kolaylaştıran
Teknikler
Tüm engel grupları ve nüfusu içinde,
işitme kayıpları ileri derecede ve özellikle çok ileri derecede olan çocukların
gereksinimleri fevkalade yoğun ve engelin kendine özgüdür. Bu gereksinimleri
olan bir işitme engelli öğrencinin, normal bir sınıf içinde normal işiten bir
çocuğun yanına oturmak suretiyle normal bir çocuğun öğrenme hızında ve aynı
koşullarda öğrenmesini beklemek, gerçekci olmayabilir. Bu öğrencilerin, ister
kaynaştırma, ister özel eğitim sınıflarında olsun, engellerine özgü
gereksinimlerinin karşılanması oranında öğrenmeyi gerçekleştireceklerini düşünmekteyiz.
İşitme engelli çocukların normal sınıflar içinde eğitim görmesi sırasında
ortaya çıkabilecek bazı engele özgü sorunları hafifletebilmek için uzmanlar
bazı önerilerde bulunmaktadır. Bu önerilerin pek çoğu, sağ duyu sahibi
deneyimli bir sınıf öğretmeni tarafından belki de keşfedilmiş ve
kullanılmaktadır.
• Öğretmen sınıf içindeki oturma düzeni
içinde işitme engelli öğrencinin yerini, özel gereksinimlerini göz önüne alarak
planlamalıdır. İşitme engelli bir öğrencinin konuşulanları anlayabilmesi için
her zaman işitsel ve görsel ipuçlarını en iyi şekilde almaya gereksinimi
olacaktır. Bu nedenle, çalışmaların yapıldığı sınıfın, laboratuvarın ya da
salonun ve bu ortamda dersi anlatan öğretmenin duruş yerine, yapılmakta olan
çalışmanın türüne göre işitme engelli öğrenci için en iyi oturma düzeni
değişiklik gösterebilecektir.
• İşitme engelli öğrenci geleneksel tipte
işitme cihazı kullanıyorsa, mesafe sorununu
çözen özel telsiz sistem ayrıca okula ya
da öğrenciye sağlanmamış ise, bu durumda işitme cihazından yarar sağlanabilmesi
için konuşmacı ile arasındaki mesafenin iki metreyi geçmemesi önerilmektedir.
Yine benzer nedenlerle, çevreden gelen sesler, örneğin koridordan gelen
gürültü, sınıf içinde diğer öğrencilerin yaratmakta olduğu gürültü, kısaca
konuşmacının sesi ile aynı anda ortamda bulunan tüm diğer sesler işitme cihazı
kullanan işitme engelli öğrenciler için önemli bir sorundur. Çünkü işitme
cihazları bu sesleri de konuşma sesleri
İle birlikte yükseltmekte, böylece
konuşma seslerini tanımaları, anlamaları ve öğrenmeleri engellenmektedir.
• İşitme engelli öğrencinin
konuşulanları anlayabilmesi için aynı zamanda dudak okuma ile de görsel
ipuçları alması gerekmektedir. Öğrenci yalnızca dudakların hareketini
izlememekte, aynı zamanda gözlerde oluşan anlam, yanaklar ve çenenin
hareketleri gibi yüzün tümünde yer alan mimik ve bedenin kullanılması ile
oluşan jestleri izleyerek de anlam çıkarabilmektedir. Bunun için de işitme
engelli öğrencinin öğretmenini ve sınıfta söz alan diğer öğrencileri olabildiğince
rahat izleyebileceği bir oturma düzeni çok yardımcı olmaktadır.
• Dudak okuma konusunda zaman zaman
yanılgılar olmaktadır. İşitme engelli bireyler ile konuşurken bazı kişiler daha
iyi anlaşılmak amacı ile abartılı dudak ve ağız hareketleri yapmakta, ya da
konuşmanın hızını, temposunu yavaşlatmaktadırlar. Ancak normal konuşma
hareketlerinden ve hızından yapılan her türlü sapma, hem konuşmanın
anlaşılmasını güçleştirecek, hem de işitme engelli çocuğun yanlış konuşma
hareketleri geliştirmesine yol açacaktır.
• İşitme engelli öğrencilerin birçoğu,
konuşmaları iyi anlaşılmadığı için ya da kendileri karşı tarafın konuşmasını
çok iyi anlamadığı için aşırı çekingen davranmakta ve sınıf için konu açılımlarına
ve görüşmelere katılmamakta, öğretmenin sorduğu sorulara yanıt vermekte
çekimser kalmaktadır. Öğretmenin bu durumu fark etmesi ve katılımlarını
sağlamak için bu öğrencilere önceleri kısa yanıtlar gerektiren sorular
yöneltmesi, ayrıca diğer öğrenciler ile küme çalışmalarına katarak bir ekip
içinde derse katılımını özendirmesi yardımcı olabilir.
• İşitme engelli bir öğrenciyi engelsiz
öğrenciler ile birlikte bir sınıf içine yerleştirmek,
Öğrenciler arasındaki sosyal etkileşimin
gerçekleşeceğini garantilememektedir.
Belki de daha kolay anlaşabildiği ve
yardım aldığı için, işitme engelli
öğrenci her konuda danışmak ve soru
sormak amacıyla sınıf arkadaşlarına
değil de öğretmenine başvurmak
eğiliminde olabilir. Bu nedenle öğretmeni, sınıftaki
diğer öğrencilerin de sırayla bu
öğrenciye yardımcı olmalarını sağlayabilir.
2. Eğitim
Ortamının İşitme Engelli Çocuğa Özgü Düzenlenmesi
Çocuğun eğitim amacıyla yerleştirildiği
ortamlardaki akustik düzenlemeler ve işitme cihazlarının etkin kullanımı son
derece önemlidir. Çocuğun konuşmayı öğrenmesi, ana dilini kazanması
isteniyorsa, konuşma seslerini işitme cihazları aracılığı ile temiz ve net
olarak alabilmesini sağlayacak şekilde yerleştirildiği ortamın düzenlenmesi gerekmekte
ve işitme cihazları tüm öğrencilere sağlanmalıdır. Özetle;
7. 4. 3. Bireysel Planlamanın Yapılması
Her özürlü çocuğun eğitimden en üst
düzeyde yararlanabilmesi ancak bireysel olarak değerlendirilmesi, gereksinimlerinin
planlanması ve bu doğrultuda yerleştirilme kararlarının alınması ile
gerçekleşebilir. Bir diğer anlatım ile bireysel eğitim planları yapılmalıdır. Eğitimin
bireysel planlamasının yapılması şu konuları içermelidir:
• Öğrenci için gerçek öğrenmenin en iyi
hangi ortamlarda ve koşullarda sağlanabileceği.
• Normaller ile hangi konuları hangi
koşullarda bir arada öğrenebileceği.
• Hangi konularda, hangi zaman
aralıkları ile özel öğretime gereksinimi olduğu.
• Gerekli olan destek hizmetlerini verecek
olan personelin kimler olacağı.
• Bu personelin hangi mesleki ve kişilik
özelliklerini bulunduracağı.
• Değerlendirmenin nasıl ve kimler
tarafından yapılacağı v.b. gibi.
Engeller
Telefondaki sesi duyamama,
Ses durum sinyallerini
duyamama,
Mobil telefonlar işitme
cihazlarını engelleme,
TV seslerini duyamama.
Çözümler
Ses çıktılarını, sesin
şiddetini ve kalitesini ayarlayabilmenin temin edilmesi,
Ses sinyallerine (titreşim
gibi) alternatif olarak ses ve diğer çıkış modlarının sağlanması,
TV yayın ve videoların ses
bileşenlerini takip etmek için sağır insanlara olanak tanıyan resim yazılı
metinlerin sağlanması,
Telefonla haberleşmek için
metinli telefon kullanıcılarına imkân sağlayan metinli telefon ve işletmeci
röle sistemlerinin sağlanması,
İşitme cihazları ile
girişimi azaltacak mobil telefonların tasarlanması.
İŞİTME ENGELLİ
BİREYLERDE KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİ
KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİ
Kaynaştırma; özel eğitim gerektiren
bireylerin, yetersizliği olmayan akranları ile birlikte eğitim ve öğretimlerini
resmi ve özel okul öncesi, ilköğretim, orta öğretim ve yaygın eğitim
kurumlarında sürdürmeleri esasına dayanan, destek eğitim hizmetlerinin
sağlandığı özel eğitim uygulamalarıdır.
Tanımdan da anlaşılacağı üzere kaynaştırma,
engelli öğrencinin sadece genel eğitim ortamına yerleştirilmesini içeren bir
süreç değil beraberinde destek hizmetleri, uygun planlamaları ve çeşitli
düzenlemeleri gerektiren teknik bir uygulamadır. Bu uygulamanın amacı, engelli
çocuklarla normal yaşıtlarını eğitsel ve sosyal yönden bütünleştirilmektedir.
Kaynaştırma uygulamaları; özel gereksinimi olan
bir öğrencinin, en az kısıtlayıcı ortamda eğitim hizmetlerinden
yararlanabilmesi, diğer bir değişle, eğitim gereksinimlerinin en iyi şekilde
karşılanacağı ve normal yaşıtlarıyla olabildiğince fazla bir arada bulunacağı
eğitim ortamına yerleştirilmesi esasına dayanmaktadır.
Kaynaştırma, her tür ve düzeyde
engele sahip öğrenciler için gerekli bir uygulamadır. Tüm engel gruplarında
olduğu gibi işitme engellilerin eğitinde de kaynaştırma uygulamalarının önemli
bir yeri vardır. Bu doğrultuda işitme engelli öğrenciler açısından
bakıldığında;
İşitme engelli öğrenciyi, işiten akranlarını,
işiten öğrencilerin ve işitme engelli öğrencinin ailelerini kaynaştırmaya
hazırlama,
İşitme engelli öğrenci için en uygun eğitimi en
az kısıtlayıcı ortamda sağlama,
İşitme engelli öğrencileri bireysel
gereksinimlerine göre değerlendirme,
İşitme engelli öğrencinin normal sınıftaki
eğitiminde karşılaşabileceği problemlere ilişkin olarak sınıf öğretmenine ve
okul personeline yardımcı olma esasları kaynaştırma uygulamalarında önem
kazanmaktadır.
SINIFIN DÜZENLENMESİ
Fiziksel çevrede
yapılan düzenlemeler çok az bir çaba ile gerçekleştirilebilecek düzenlemeler
olmalarına karşın, çoğu zaman uygulamada yeterince önemsenmemektedir. Öğrenme
fiziksel bir çevre içinde gerçekleştirilir ve fiziksel çevrenin özelliklerinden
etkilenir. Sınıfın ısısı, ışık miktarı, rengi, gürültü düzeyi, büyüklüğü,
ulaşılabilirliği, oturma düzeni ve uyaran miktarı öğrencilerin öğrenmelerini
doğrudan etkileyen fiziksel özelliklerdir. Bu özelliklerin nasıl düzenleneceği
özel gereksinimli öğrencinin gereksinimlerine göre farklılık gösterir.
Sınıfın ısısı yalnızca özel gereksinimli öğrencilerin değil, ayna zamanda diğer öğrencilerin de öğrenmelerini olumlu yönde etkilemelidir. Isının gerekenden fazla ya da az olması öğrencilerin öğrenmelerini olumsuz etkiler. Bu nedenle sınıf sıcaklığı öğrencilerin öğrenmelerini olumsuz etkilemeyecek derecede olmalıdır.
Sınıfın ısısı yalnızca özel gereksinimli öğrencilerin değil, ayna zamanda diğer öğrencilerin de öğrenmelerini olumlu yönde etkilemelidir. Isının gerekenden fazla ya da az olması öğrencilerin öğrenmelerini olumsuz etkiler. Bu nedenle sınıf sıcaklığı öğrencilerin öğrenmelerini olumsuz etkilemeyecek derecede olmalıdır.
Sınıftaki ışık miktarı öğrenmeyi etkileyen diğer bir değişkendir ve özellikle bazı özel gereksinimli öğrencilerin öğrenmeleri üzerinde doğrudan etkilidir. Örneğin işitme engelli bir öğrencinin bulunduğu sınıfta aydınlatma önemlidir. Çünkü işitme engelli öğrenci konuşmaları anlamak için işitme duyusunun yanında görme duyusundan da yararlanır. Işığın gerekenden fazla ya da az olması öğrencinin öğrenimini olumsuz etkileyebilir.
Bir başka etken de sınıftaki gürültü düzeyidir. Gürültü tüm öğrencilerin öğrenmelerini olumsuz etkileyeceği gibi, özellikle işitme engelli öğrencinin sınıf içinde geçen konuşmaları anlamasını da güçleştirir. Bu nedenle sınıf gürültüden arındırılmalıdır.
Sınıfın büyüklüğü de öğrencilerin öğrenmelerini etkilemektedir. Öğrenci miktarına göre küçük olan bir sınıfta öğrencilerin hareketleri sınırlanır ve en küçük bir hareketlilikte öğrencilerin dikkati dağılabilir. Çok büyük bir sınıfta ise öğretmenin sınıf kontrolü güçleşir, öğrencilerin hareketlilikleri artar sınıftaki sesler daha fazla yankıya neden olur. Bu da engelli çocuğun öğrenmesini olumsuz etkiler.
Sınıfın içinde bulunan öğretim materyallerinin, yazı tahtasının, sıraların ve kitap dolabı gibi diğer malzemelerin ulaşılabilir olması öğrencilerin öğrenmelerini, derse katılımlarını, araştırma yapmalarını olumlu yönde etkiler. Materyallerin; özel gereksinimli öğrencilerin kolay ulaşabilecekleri yerlerde olmaları öğrenmelerini etkiler.
Öğrencilerin oturma yerleri bir başka etkendir. Özel gereksinimli öğrencilerin arka taraflara oturtulması öğrenmelerini güçleştirir, kolay görebilmelerini engeller, dikkatlerinin çabuk dağılmasına neden olur. Bu nedenle öğrencileri yerleştirirken, öğrencilerin özellikleri göz önünde bulundurulmalıdır.
Sınıf aşırı uyarandan arındırılmış olmalıdır.
Öğrencilerin öğrenmelerini kolaylaştırmak, dikkatlerinin süresini uzatmak,
derse katılımlarını sağlamak için sınıf uyarıcılardan uzak olmalıdır.
Bu fırsatlar sağlandığı ölçüde öğrenme daha etkili hale gelebilir.
Bu fırsatlar sağlandığı ölçüde öğrenme daha etkili hale gelebilir.
KAYNAŞTIRMA
ORTAMLARINDA BULUNMASI GEREKEN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ
Kaynaştırma uygulamasının yapılacağı fiziksel ortamın, kaynaştırmanın başarısına önemli bir etkisi bulunmaktadır. Fiziksel ortam derslik ve sınıfta bulunan eşyalardan oluşmaktadır. Fiziksel ortamla ilgili olarak yapılabilecek ilk ve önemli şey, sınıf içinde fiziksel ortamın el verdiğinden ya da öğretmenin ilgilenebileceğinden daha fazla sayıda öğrenci bulunmamasıdır. Kaynaştırmanın başarılı bir biçimde uygulanabilmesi için sınıftaki öğrenci sayısının en fazla 25-30 arasında olmasının ideal olduğu öne sürülmektedir. Ancak her ne kadar kaynaklarda görülen sayı 25-30 ise de daha kalabalık sayıda öğrenci bulunan sınıflarda da başarılı uygulamalar yapılması söz konusu olabilmektedir. Başarılı uygulamaların gerçekleşebilmesi için ise sınıf öğretmeninin kaynaştırmayı gerçekten istemesi çok önemlidir.
Kaynaştırma uygulamasının yapılacağı fiziksel ortamın, kaynaştırmanın başarısına önemli bir etkisi bulunmaktadır. Fiziksel ortam derslik ve sınıfta bulunan eşyalardan oluşmaktadır. Fiziksel ortamla ilgili olarak yapılabilecek ilk ve önemli şey, sınıf içinde fiziksel ortamın el verdiğinden ya da öğretmenin ilgilenebileceğinden daha fazla sayıda öğrenci bulunmamasıdır. Kaynaştırmanın başarılı bir biçimde uygulanabilmesi için sınıftaki öğrenci sayısının en fazla 25-30 arasında olmasının ideal olduğu öne sürülmektedir. Ancak her ne kadar kaynaklarda görülen sayı 25-30 ise de daha kalabalık sayıda öğrenci bulunan sınıflarda da başarılı uygulamalar yapılması söz konusu olabilmektedir. Başarılı uygulamaların gerçekleşebilmesi için ise sınıf öğretmeninin kaynaştırmayı gerçekten istemesi çok önemlidir.
Bir başka önemli nokta da sınıfa yerleştirilen kaynaştırma öğrencisinin yetersizliğinin olduğu gruba bağlı olarak sınıfın fiziksel ortamında düzenleme yapılması gerektiğidir. Bu düzenlemeler, sıraların yerleştirilmesini, tahtanın yerleştirilmesini, öğrencilerin gereksinimlerine bağlı olarak sınıfın fiziksel ortamlarında düzenleme yapılması gerektiğidir.
Bu düzenlemeler sıraların yerleştirilmesini, tahtanın yerleştirilmesini, öğrencilerin gereksinimlerine bağlı olarak sıralara yerleştirilmesini, sınıf duvarlarının düzenlenişini, araç-gerecin sınıf içinde yerleştirilişini ve kullanılışını kapsamaktadır.
İşitme engelli
çocukların devam ettikleri kaynaştırma ortamlarındaki sınıflarda mümkün
olduğunca yukarıda belirtilen biçimde ses yalıtımı yapılmalıdır. Ayrıca işitme
engelli çocuğun yerleştirilmiş olduğu sınıfın öğretmeni, işitme engelinden
kaynaklanan sorunlar ve işitme cihazları hakkında bilgilendirilmelerinin yanı
sıra işitme cihazlarının kontrolü ve bakımı hakkında da bilgilendirilmiş
olmalıdır.
Ayrıca zaman zaman uzman işitme engelliler öğretmeni ile birlikte işitme engelli çocuğun durumu değerlendirilmeli ve varsa sorunların nasıl çözülebileceği hakkında çözümler aranmalıdır. Kaynaştırma programı yürütülen okulda yeterli sayıda işitme engelli çocuk bulunuyorsa, bu okullara kaynak oda açılabilir ve uzman bir işitme engelliler öğretmeni atanabilir. İşitme engelliler öğretmeni hem çocuklarla bire bir çalışmalar yapar hem de işitme engelli çocukların devam ettikleri sınıflardaki öğretmenlerin karşılaştıkları sorunları çözmelerinde yardımcı olabilir.
Ayrıca zaman zaman uzman işitme engelliler öğretmeni ile birlikte işitme engelli çocuğun durumu değerlendirilmeli ve varsa sorunların nasıl çözülebileceği hakkında çözümler aranmalıdır. Kaynaştırma programı yürütülen okulda yeterli sayıda işitme engelli çocuk bulunuyorsa, bu okullara kaynak oda açılabilir ve uzman bir işitme engelliler öğretmeni atanabilir. İşitme engelliler öğretmeni hem çocuklarla bire bir çalışmalar yapar hem de işitme engelli çocukların devam ettikleri sınıflardaki öğretmenlerin karşılaştıkları sorunları çözmelerinde yardımcı olabilir.
Kaynaştırmaya devam
eden işitme engelli çocukların kendilerine ait bir adet FM-Telsiz işitme cihazı olması
gerekmektedir. Eğer işitme engelli çocuğun FM-Telsiz işitme cihazı
bulunmuyorsa, çocuğun öğretmene en yakın yere ve arkadaşlarını rahat
görebileceği yere oturtulmasında yarar vardır. Bu durumda işitme engelli çocuk
öğretmeninin söylediklerini rahat duyabilecek ve arkadaşlarının onunla iletişim
kurma isteklerini de görerek algılayabilecektir. İşitme engelliler ile çalışan
öğretmenlerin unutmaması gereken bir önemli nokta da, işitme engelli
çocukla konuşurken ya da sınıfa bir
şey anlatırken, arkasını işitme engelli çocuğa dönmemesidir.
Kaynaştırmanın Yararları;
İyi planlanmış ve gerekleri yerine getirilmiş
bir kaynaştırma uygulaması işitme engelli ve işiten öğrencilerle birlikte
bunların aileleri için de önemli yararlar sağlayabilir.
İşitme engelli
öğrenciler açısından kaynaştırmanın yararları;
İşitme engelli çocuk, akranlarını gözleme, model
alma, taklit etme, iş birliği kurma, paylaşma ve karşılıklı iletişim kurabilme
fırsatlarından yararlanmış olur.
İşitme engelli çocukların hem sosyal hem de
sözel etkileşimlerinde artış olur.
İşitme engelli çocukların dil, motor,
sosyal-duygusal, bilişsel ve kişilik gelişimi gibi gelişim alanları
desteklenir, akademik ve psikososyal gelişimlerinde olumlu yönde etkili olur.
İşitme engelli çocuklar, toplumda bağımsız yaşam
için gerekli olan pek çok beceriyi düzenlenen etkinlikler içinde ya da oyunlar
içinde öğrenebilirler.
İşitme engelinden kaynaklanan ve bireyin toplum
tarafından dışlanmasına neden olabilen davranışların azalmasını sağlar, işitme
engelli çocuğun sosyal kabulünü, uyumunu ve etkileşimini arttırır.
İşitme engelli çocuğun, bir arkadaş grubuna
katılarak çeşitli etkinliklerde bulunması ve kabul görmesi kendine olan
güvenini arttırır, bağımsız bir birey olmasına katkıda bulunur. Bu durum
çocuğun aynı zamanda bir topluluğa ait olma ve değerli olma duygularını
pekiştirir.
İşitme engelli çocukların insanlar arasındaki
farklılıkları ve benzerlikleri doğrudan gözlemleme fırsatı olur.
İşiten öğrenciler
açısından kaynaştırmanın yararları:
İşiten çocuğa, toplumda kendisinden farklı
bireyler olduğunu ve onlarla nasıl etkileşime gireceğini öğrenir.
İşiten çocuğun, bireyler arası farklılıklardan
kaynaklanan ve endişelerinin azalmasını sağlar.
İşiten çocukların yardım etme, destek olabilme,
yönlendirme, işbirliği kurma, paylaşma, bazı durumlarda öğretmen rolünü
üstlenerek engelli arkadaşını teşvik etme gibi olumlu davranışları
geliştirebilmelerini sağlar.
Engelli arkadaşına model olmanın ya da yardımcı
olabilmenin getirdiği sorumluluk, işiten çocuğa kendine güven duyabilme
konusunda da olumlu kazançlar sağlar, kişisel gelişimini destekler.
Diğer insanların ihtiyaçlarına karşı daha
duyarlı ve toleranslı olmayı, engelli bireylerle ilişkilere değer vermeyi öğrenir.
İşitme engelli
öğrencinin ailesi açısından kaynaştırmanın yararları:
Aileler, çocuklarının yeni beceriler
kazandığını, davranışlarını kontrol edebildiklerini ve çocukları için bir
şeyler yapıldığını düşündüklerinde kendilerini daha iyi hissederler.
Aileler, çocuklarının performansı hakkında
öğretmene bilgi vererek, eğitim programlarının amaçlarının belirlenmesinde
katkıda bulunarak, çocuklarının eğitim sürecinde aktif olarak yer alabilirler.
Çocuklarının okul ve çevresi tarafından kabulü
ile onların yalnız kalacağı, ihmal edileceği konusundaki endişeleri ortadan
kalkar.
Geleceğe daha umutlu bakarak çocuklarının
gelişimine daha çok katkıda bulunmaya çaba gösterirler.
Kendi çocuklarının akranlarıyla aynı haklara
sahip olduğunun bilincine varırlar.
Çocuklarını akranlarıyla kıyaslamadan kendi
içinde gösterdikleri gelişimlerle değerlendirmeleri gerektiğinin farkına
varırlar.
İşiten öğrencilerin
aileleri açısından kaynaştırmanın yararları:
İşiten öğrencilerin ailelerinin, farklılığı olan
bireylerin ailelerinin, toplum içinde yaşadıkları sorunlara karşı duyarlı
olmalarını sağlar.
Engelli bireylere ve ailelerine karşı
önyargılarından kurtulmalarına yardımcı olur.
Kaynaştırma uygulaması sonucunda çocuklarının
diğer bireylere karşı tutumlarında ve kendilerine olan güvenlerinde meydana
gelen olumlu gelişmeleri görerek kaynaştırma konusunda olumlu tutum
geliştirebilirler.
KAYNAŞTIRMAYI BAŞARIYA
ULAŞTIRAN ETMENLER
Kaynaştırma programı ile engelli bireyin var
olan performansının, en üst düzeye çıkarılması mümkündür. Bunun
gerçekleşebilmesi için kaynaştırma yapılan eğitim ortamlarında bir takım
düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
Okul Personelinin
Kaynaştırma Yaklaşımını Benimsemesi:
Okul idaresi, kaynaştırma sınıfı öğretmeni ve
okuldaki diğer tüm personelin kaynaştırmaya yönelik olumlu ve destekleyici bir
tutum içinde olması kaynaştırma uygulamalarının başarıya ulaşmasında önemli bir
etkendir. Bu doğrultuda, okul idaresi, sınıf öğretmeni, rehber öğretmen ve
okulun diğer tüm personeli kaynaştırma öğrencisinin tüm okul tarafından
kabulünde, üzerine düşeni yapmalıdır.
Öncelikle, kaynaştırmanın engelli öğrencilerin
hakkı olduğuna inanmalı, gerekli planlamalar ve düzenlemeler yapıldığında bu
öğrencilerin gerçekleştirebilecekleri en yüksek başarıya ulaşabileceği
unutulmamalıdır.
Kaynaştırmaya Hazırlık:
Kaynaştırma programına başlanılmasından önce
işitme engelli ve işiten öğrencilerin, öğretmenlerin, işitme engelli ve işiten
çocukların ailelerinin program hakkında bilgilendirilerek, hazır
bulunuşluklarının sağlanması gereklidir.
İşiten çocukların
hazırlanması: Öğretmenlerin, işiten çocuklara, sınıfa yeni katılacak olan
öğrenci hakkında bilgi vermeleri gerekir. İşitme engelli öğrencinin bazı
yetersizlikleri olduğu, fakat bunun yanı sıra birlikte birçok şey
yapabilecekleri, işitme cihazı ve cihazın işlevi, işitme engelli arkadaşlarına
nasıl yardımcı olabilecekleri ve toplumda onlar gibi işitme engelli birçok
kişinin bulunduğu anlatılmalıdır. İşiten çocuklar, işitme engeli, kullanılan
işitme cihazları ile ilgili olarak film, fotoğraf ve kitap vb. araç gereçlerden
de yararlanılarak bilgilendirilmelidir. Böylece öğrencilerin işitme engelli
arkadaşlarına karşı olumlu bir tutum geliştirmeleri sağlanmaya çalışılacak, bu
da işitme engelli çocuğun sınıf ortamına uyumunu ve kabulünü
kolaylaştıracaktır.
Engelli çocukların
ailelerinin hazırlanması: Engelli çocuğu olan ailelerin endişelerini azaltmak ve onları
kaynaştırma programı hakkında bilgilendirmek için; engelli çocuğun kaynaştırma
programında karşılaşabileceği güçlükler, programın özellikleri, okul ve sınıfın
özellikleri, çocuğun okul ortamındaki güvenliği, ailenin evde yapması gereken
destek eğitim hakkında onlara bilgiler verilmelidir. Ayrıca kaynaştırma
süresince aileler düzenli aralıklarla okula davet edilerek, çocuğun gelişimi
hakkında bilgilendirilmeli ve diğer ailelerle etkileşimde bulunmaları
sağlanmalıdır.
İşiten çocukların
ailelerinin hazırlanması: İşiten çocukların aileleri, sınıftaki engelli öğrencinin
özellikleri, yeterlilik ve yetersizlikleri, sınıfa uyumu gibi konularda
bilgilendirilmelidirler. Bu aileler, engelli çocukların aileleri ile
tanıştırılarak birbirlerine destek vermeleri sağlanabilir. Ayrıca bu ailelerin,
sınıfta işitme engelli bir öğrencinin varlığıyla kendi çocuklarının olumsuz
yönde etkilenebileceği, sınıf düzeninin bozulabileceği, öğretimin
aksayabileceği ve öğretmenin sadece kaynaştırma öğrencisi ile ilgilenerek
diğerlerini ihmal edebileceği yönündeki kaygıları olabildiğince azaltılmaya
çalışılmalıdır. Bunun için öğretmenin, gerek kaynaştırma uygulamasının içeriği
gerekse bireyselleştirilmiş eğitim programlarının niteliği konularında onları
bilgilendirmesi uygun olacaktır.
Öğretim Planlarının
Bireyselleştirilmesi:
Öğretim planlarının bireyselleştirilmesinde,
işitme engelli öğrencinin gereksinim ve öncelikleri dikkate alınarak tüm
alanlardaki(örneğin, okuma-yazma, matematik, vb.) performans düzeyinin
belirlenmesi söz konusudur. Kaynaştırmaya alınan işitme engelli öğrencinin
destek eğitime ihtiyaç duyduğu alanlar belirlenerek öğrenci için uzun dönemli
ve kısa dönemli hedeflerin belirlenmesi gereklidir. Öğrenci için belirlenen
amaçlar doğrultusunda okulda yapılan etkinlikler hakkında aile
bilgilendirilmeli, evde yapılabilecek çalışmalar saptanarak aile bu konuda
yönlendirilmelidir.
Kaynaştırma Öğretmenin
Yapması Gerekenler:
Kaynaştırma öğretmeni, başarılı bir kaynaştırma
uygulaması için etkili bir sınıf yönetimine ihtiyaç duyar. Kaynaştırma
uygulaması yapılan bir sınıfta etkili bir sınıf yönetimi için;
İşitme engelli öğrenci dâhil her öğrencinin
yapamadıklarına değil yapabildiklerine yoğunlaşılmalı, her öğrenci diğer
akranları ile değil kendi içinde gösterdiği gelişme ile değerlendirilmelidir.
Öğrencilerin başarıları anında ödüllendirilmelidir.
İşitme engelli öğrenci, öğretmeni takip etmekte
ve anlamakta zorluklarla karşılaşabilir. Bu nedenle sınıf içinde bir takım
ortam düzenlemelerine gidilerek, işitme engelli öğrenci, tahtayı ve öğretmeni
rahatlıkla görüp işitebileceği, gürültüden uzak bir yere oturtulmalı ve
öğrencinin dersi kolay izlemesi sağlanmalıdır.
Öğretmen, öğrenciyi soru sormaya teşvik etmeli,
ders işlenişlerinde tekrarlara yer vermelidir.
Öğrenmeyi kolaylaştırabilmek için materyal
kullanımına özen gösterilmeli, öğretimde kullanılan materyaller çocukların
yaşamından seçilen, görsel materyallerle desteklenmelidir.
Konulara uygun geziler düzenlenerek konu
öğretimleri pekiştirilmelidir. Okulda anlatılan derslerle ilgili olarak aileye
bilgi verilmeli, aile evde yapabileceği etkinlikler konusunda
yönlendirilmelidir.
İşitme engelli öğrenciyle konuşurken ağız
hareketleri abartılmamalı, diğer öğrencilerle konuşuyormuş gibi konuşulmalıdır.
İşitme engelli öğrencinin akranlarını ve
öğretmenini model alarak konuşmasının gelişeceği unutulmamalı ve öğrenci
rencide edilmeden söyledikleri anlaşılmaya çalışılmalıdır.
Sınıf içinde işitme engelli öğrencinin istek ve
duyguları önemsenmelidir.
İşitme engelli öğrenciye soru sorarken, önce
yapabildikleri sorulmalı daha sonra yapamadıklarını öğrenme yoluna
gidilmelidir.
İşitme engelli öğrencinin özellikleri ve cihazı
hakkında diğer öğrencilere bilgi verilerek sınıf içinde kabulü sağlanmalıdır.
İşitme engelli öğrencilerin sınıf düzeyine göre
geri kaldığı konularda kaynak oda desteğinden yararlanması sağlanmalıdır.
İşiten öğrencilerin ailelerinin sınıfta işitme
engelli bir öğrencinin varlığı ile kendi çocuklarının ihmal edileceğine dair
kaygıları ve işitme engelli öğrencilerin ailelerinin kendi çocuklarının uyumuna
yönelik kaygıları, gerektiğinde rehber öğretmen veya diğer uzmanlardan destek
alınarak giderilmelidir.
DESTEK ÖZEL EĞİTİM
HİZMETLERİ
Kaynaştırma uygulamalarının yarar sağlayacak
şekilde yürütülmesinde, destek özel eğitim hizmetlerinin önemli bir rolü
vardır. Destek özel eğitim hizmetleri, kaynaştırma uygulamasından yararlanan
işitme engelli öğrenciye ve/veya öğretmenine sağlanan özel eğitim
hizmetleridir. Bu hizmetler öğrencinin gereksinimleri doğrultusunda uygulanan
eğitim destek hizmetleridir.
Kaynaştırma uygulamasına dâhil olan işitme
engelli öğrencinin eğitim gereksinimlerinin tümü devam ettiği sınıfta
karşılanamadığı durumlarda kaynak oda uygulamasından yararlanılması uygundur.
İşitme engelli öğrenci, belirlenen derslerde ve uygun görülen saatlerde
sınıftan çıkarılarak kaynak odada bireysel veya grup eğitimi şeklinde yürütülen
çalışmalardan yararlanması sağlanır. Ayrıca, kaynak oda eğitimi ile sınıftaki
eğitimin tutarlı olabilmesi ve kaynak oda uygulamasının amacına ulaşabilmesi
için kaynak oda öğretmeni ile sınıf öğretmeninin yakın iş birliği içinde
olmaları gerekir.
Sınıf içi yardım; destek özel eğitim
kapsamına giren diğer bir uygulamadır. Gerektiğinde kaynaştırma uygulamasının
yürütüldüğü sınıfta, özel eğitim öğretmeni ya da yardımcı öğretmen tarafından
sınıf içi yardım sağlanabilir. Sınıf içi yardım uygulamasında sınıf öğretmeni
sınıfın geri kalanı ile ders işlerken yardımcı öğretmen kaynaştırma öğrencisi
ile bireysel çalışır ya da tam tersi bir şekilde sınıf öğretmeni kaynaştırma
öğrencisi ile ilgilenirken yardımcı öğretmen sınıfın geri kalanı ile ders
yapabilir. Yapılacak fiziksel düzenlemeler ve planlamalar sınıf içi yardım
uygulamalarında çıkabilecek aksaklıkları önleyecektir.
8. Türkiye'de İşitme Engelli Çocukların
Eğitimleri
Türkiye'de işitme engelli çocukların eğitimlerinin
sorumluluğu, düzenlenmesi ve denetimi, diğer özel gereksinimi olan ve olmayan
gruplarla birlikte Milli Eğitim Bakanlığı'ndadır. Yakın dönemde
gerçekleştirilen Milli Eğitim Reformu ile zorunlu eğitim, bu çocuklar için de
ilköğretim kademesine yükseltilmiş bulunmaktadır. Halen Türkiye'de
yatılı/gündüzlü kurum olarak 49 adet işitme engelliler ilköğretim okulu, ayrıca
7 adet gündüzlü işitme engelliler çok-amaçlı meslek lisesi bulunmaktadır. Doğrudan
Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı bu okullar dışında, Anadolu Üniversitesi'nde
her kademede eğitim veren bir İşitme Engelli Çocuklar Eğitim ve Araştırma Merkezi
(İÇEM) bulunmaktadır. Diğer bazı üniversitelerde de işitme engelli çocukların
ve ailelerinin eğitimlerine yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Çeşitli illerde,
özel kişilerce kurulan ve yürütülen bazı
okulöncesi eğitim çalışmaları da vardır. Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı bu
okullarda eğitimde kullanılan iletişim yöntemi, okul yönetmeliklerine göre oral
yöntem, diğer adı ile yapılandırılmış sözel yöntemdir. Ancak yapılan
araştırmalar ve gözlemler, bu okullarda çeşitli işaret yöntemlerinin de
kullanıldığını göstermektedir. Bu okullara başvuran çocukların çok geç teşhis edilmesi
ve cihazlandırılması, birçoğunun hiç cihazlandırılamaması ve diğer bazı n edenler
sonucunda öğrenciler konuşmayı ve sözel dili öğrenme fırsatları bulamamakta, iletişim
gereksinimlerini çeşitli işaretler, jestler ve beden dili kullanarak karşılamaktadır.
Bu okullar arasında Ankara'daki Kemal Yurtbilir İlköğretim Okulu, kuruluş yönetmeliği
ile İÇEM modelini örnek almış, bu doğrultuda Doğal İşitsel-Sözel Yöntemi
benimsemiş ve tüm çalışmalarını bu yönde düzenlemiştir. Bu nedenle de, bu
okuldaki öğrencilerin gelişimlerinde bir farklılık gözlenmektedir. Özel eğitim
kurumları dışında, normal işiten öğrenciler ile birlikte eğitim alan işitme engelli
öğrenciler de bulunmaktadır. Kaynaştırma uygulamasındaki bu öğrencilerin sayısı,
1997-1998 öğretim yılı itibariyle 1.620 'dir. Ancak, kaynaştırmadaki işitme
engelli öğrenciler için gerekli ortamların ve destek hizmetlerinin sağlanabilmesi
bu alanda bazı çalışmaların yapılmasını gerektirmektedir. Türkiye'de ilk kez
engelli bireylere yüksek öğretim kademesinde eğitim vermek üzere Anadolu
Üniversitesinde kurulmuş bulunan Engelliler Entegre Yüksekokulu, 1993 yılında,
eğitim ve öğretime işitme engelliler ile başlamıştır. Yüksek öğretim kademesinde
1997-1998 öğretim yılında toplam 72 öğrencisi bulunmaktadır. Yüksekokulun bazı
programlarına 1998-1999 öğretim yılı için ortopedik engelleri bulunan öğrencilerin
de alınması ile ilgili çalışmalar sürmektedir. Halen, Mimarlık lisans, Grafik
Sanatları Lisans, Seramik Sanatları lisans; Bilgisayar Operatörlüğü Önlisans, Yapı
Ressamlığı Önlisans olmak üzere beş program içinde eğitim vermektedir.
Türkiye'de işitme engelli çocukların
eğitimleri için model kurum niteliğine sahip olan bir kurum, İÇEM-İşitme
Engelli Çocuklar Eğitim ve Araştırma Merkezi, Anadolu Üniversitesi bünyesinde
1979 yılından beri çalışmalarını sürdürmektedir. Odyoloji klinikleri, aile
eğitim programları da bulunan bu kurumda okulöncesi, ilkokul, ortaokul ve lise
kademelerinde işitme engelli öğrencilere tam gün eğitim verilmektedir.
Kaynaştırma uygulaması da bulunduğundan, 1997-1998 öğretim yılında okuldaki öğrenci
sayısı, işiten 110 öğrenci ve işitme engelli 161 öğrenci olmak üzere toplam
271'dir. Bu kurumda, işitme engelli çocuklar için tüm gerekli ortamlar
sağlandığında, ileri ve çok ileri derecelerde işitme kayıplarına sahip
çocukların ana dillerini kazandıklarını ve konuşmayı öğrendiklerini gözlemek
olasıdır.
Not: Derlemedir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder