24 Şubat 2015 Salı

Karakter Eğitimi Örnek Uygulama Çalışması



Karakter Eğitimi Örnek Uygulama Çalışması




Konu/tema: VEFA

Alt Temalar: sadakat, sorumluluk, dürüstlük, sözünde durma, diğergamlık, yardımseverlik, arkadaşlık, merhamet, cömertlik, hukuk…

Edebî Metin ve Yazarı: Asım YILDIRIM: http://www.asimyildirim.com/bir-yudum-hikaye/okumanz-cin/103-ahde-vefa.html

Amaçlar/kazanımlar:




1. Vefa duygusunun toplumsal hayattaki sorunları çözmeyi kolaylaştırdığını kavrar.

2. Verilen söze ne pahasına olursa olsun riayet edilmesi gerektiğini öğrenir.

3. Kişilerin birbirine güvenmesinin gerektiğini ve bunun adaletin yerini bulması açısından önemini kavrar

Okuma öncesi hazırlık: Öğrencilerin dikkatini konu üzerinde toplamak için sorumluluk, dürüstlük, yardımseverlik, arkadaşlık, cömertlik, hukuk gibi kavramlar hakkında sorular sorulur, Hz. Ömer’i tanıyan olup olmadığı sorulur, tanıyan varsa bu sahabenin hangi özelliğiyle ön plana çıktığı ve bu özelliğin toplumsal hayattaki önemine değinilerek giriş yapılır.


Hikâyede geçen olayı tanımlama/kavrama: Hikâye öğretmen tarafından sesli okunur ve öğrencilerin ana karakteri ve diğer karakterleri, hikâyede anlatılan olayı, durumu kavrayıp kavramadıkları sorulur.




Hikaye:




AHDE VEFA




Hz. Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura üç genç girerler. Derler ki:

- Ey halife, bu aramızdaki arkadaş bizim babamızı öldürdü. Ne gerekiyorsa lütfen yerine getirin.

Bu söz üzerine Hz. Ömer suçlanan gence dönerek:

- Söyledikleri doğru mu diye sorar.

Suçlanan genç der ki :

- Evet doğru.

Bu söz üzerine Hz. Ömer "anlat bakalım nasıl oldu" diye sorar. Genç anlatmaya başlar:

- Ben bulunduğum kasabada hâli vakti yerinde olan bir insanım. Ailemle beraber gezmeye çıktık. Kader, bizi arkadaşların bulunduğu yere getirdi. Affedersiniz hayvanlarımın arasında bir güzel atım var ki, dönen bir defa daha bakıyor. Hayvana ne yaptıysam bu arkadaşların bahçesinden meyve koparmasına engel olamadım. Arkadaşların babası içerden hışımla çıktı atıma bir taş attı, atım oracıkta öldü. Nefsime bu durum ağır geldi, ben de bir taş attım, adam öldü. Kaçmak istedim fakat arkadaşlar beni yakaladı. Durum bundan ibaret" dedi. Hz Ömer:

- Söyleyecek bir şey yok. Bu suçun cezası idam. Üstelik suçunu da kabul ettin" dedi. Bu sözden sonra delikanlı söz alarak:

- Efendim bir özrüm var, diyerek konuşmaya başladı:

- Ben memleketinde zengin bir insanım. Babam, rahmetli olmadan bana epey bir altın bıraktı. Gelirken kardeşim küçük olduğu için saklamak zorunda kaldım. Şimdi siz bu cezayı infaz ederseniz yetimin hakkını zayi ettiğiniz için Allah(cc) indinde sorumlu olursunuz. Bana 3 gün izin verirseniz ben emaneti kardeşime teslim eder gelirim, bu 3 gün içinde yerime birini bulurum, der.

Hz. Ömer der ki:

- Bu topluluğa yabancı birisin, senin yerine kim kalır ki?

Sözün burasında genç adam ortama bir göz atar, der ki:

- Bu zat benim yerime kalır. O zat Hz. Peygamber Efendimizin (sav) en iyi arkadaşlarından, daha yaşarken cennetle müjdelenen Amr Ibni As' dan başkası değildir. Hz. Ömer Amr'a dönerek:

- Ey Amr! Delikanlıyı duydun, der.

O büyük sahabe:

- Evet, ben kefilim, der ve genç adam serbest bırakılır.

Üçüncü günün sonunda vakit dolmak üzere ama gençten bir haber yoktur. Medine'nin ileri gelenleri Hz. Ömer'e çıkarak gencin gelmeyeceği, dolayısıyla Amr Ibni As'a verilecek idam yerine maktulün diyetini vermeyi teklif ederler, fakat gençler razı olmaz ve "babamızın kanı yerde kalsın istemiyoruz" derler. Hz. Ömer kendinden beklenen cevabı verir der ki:

- Bu kefil babam olsa fark etmez cezayı infaz ederim.

Hz Amr İbni As ise tam bir teslimiyet içerisinde der ki:

- Biz de sözümün arkasındayız.

Bu arada kalabalıkta bir dalgalanma olur ve insanların arasından genç görünür. Hz. Ömer gence dönerek der ki:

- Evladım gelmeme gibi önemli bir nedenin vardı neden geldin?

Genç vakurla başını kaldırır ve;

- 'AHDE VEFASIZLIK ETTİ' demeyesiniz diye geldim, der.

Hz. Ömer başını bu defa çevirir ve Amr İbni As'a der ki:

- Ey Amr, sen bu delikanlıyı tanımıyorsun. Nasıl oldu onun yerine kefil oldun?

Amr İbni As, vakurla kanımızı donduracak bir cevap verir:

- Bu kadar insanın içerisinden beni seçti. 'İNSANLIK ÖLDÜ' dedirtmemek için kabul ettim, der.

Sıra gençlere gelir. Derler ki:

- Biz bu davadan vazgeçiyoruz.

Bu sözün üzerine Hz Ömer:

- Biraz evvel "babamızın kanı yerde kalmasın" diyordunuz. Ne oldu da vazgeçiyorsunuz, der.

Gençlerin cevabı da dehşetlidir:

- MERHAMETLİ İNSAN KALMADI' demeyesiniz diye… [1]

1. Hz. Ömer’in karşısına getirilen gence kendisine isnat edilen suçlar söylendikten sonra tekrar gence dönüp doğru mu diye sorması ve olayı tekrar gencin ağzından dinlemesinin önemi nedir, böyle yapmakla neyi amaçlamış olabilir, bu şekilde davranması ona ne kazandırır.

2. Amr Ibni As'ın hiç tanımadığı bir insanın yerine kefil olması doğru bir davranış mıdır, bu onun hangi özelliğini gösterir, siz olsaydınız nasıl davranırdınız?

3. Üçüncü günün sonunda gencin hala ortalıkta görünmemesi ama Amr Ibni As'ın hiç güvenini ve ümidini yitirmeyişi onun hangi erdeme olan güveniyle açıklanabilir, bu erdeme isim bulmak isteseydiniz ne ad verirdiniz?

4. Gence önemli bir işinin olduğu söylendiği halde onun adım adım ölüme korkmadan yürümesi sizin için ne ifade ediyor, siz olsaydınız o meclisten ayrıldıktan sonra kararınız değişebilir miydi?

5. Maktülün çocukları gencin bu dürüstlüğü karşısında “merhametli insan kalmadı” dedirtmemek için genci bağışlıyorlar, sizce yeryüzünde merhametli insanın kalmaması bir insanın babasının ölümünden daha mı kötü bir olaydır, niçin?

6. Hikayenin sonunda Amr Ibni As’a niçin hiç tanımadığın bir gence kefil olduğu sorulduğunda: “İNSANLIK ÖLDÜ' dedirtmemek için kabul ettim” diye cevap vermiştir, sizin için insanlığın ölmesi ne ifade ediyor, Amr Ibni As’ın bu davranışı doğru mudur, sizce nasıl davranmalıydı?










[1] http://www.asimyildirim.com/bir-yudum-hikaye/okumanz-cin/103-ahde-vefa.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder