ÖRGÜTSEL DEĞİŞİMDE
LİDERLİĞİN ROLÜ
GİRİŞ
Evrenin
bir bütün olarak sürekli bir oluş ve
değişim içinde olduğu birçok düşünür ve filozof tarafından çok eski çağlardan
beri dile getirilmiştir.Heraklis “ aynı nehirde iki kere yıkanamazsın ”sözüyle
bunu anlatmak istemiştir. Ayrıca Heraklitos’un “her şey akıştadır ve hiçbir şey
duruşta değildir ”sözüyle de insanlığın değişimi anlama, algılama ve ona uyum
sağlama sürecinin başladığı kabul edilir. Değişim olgusu günümüzde de sosyal, siyasi ve ekonomik sistemlerini
derinden etkilemektedir. Hızlı bilgi artışı,
hızlı gelişme ve hızlı iletişim, değişimi zorunlu kılmaktadır. Günümüzde
örgütlerde içinde bulundukları çevrenin
bir ürünü olduklarından dolayı her örgüt
hayatta kalabilmek için değişmek ve değişime ayak uydurmak zorundadır. Örgütün bu
değişim sürecinde liderlik olgusu
önemli bir rol oynamaktadır. Bu dönüşümde
geleneksel liderlik anlayışının yeterli
olmadığı, yeni değişim temelli bir liderlik anlayışının gerekliliği ortaya çıkmıştır. Bu liderlik anlayışınında
“ Dönüştürücü Liderlik” olduğu
ileri sürülmektedir. Dönüştürücü Lider, vizyonlar yaratarak ve bu vizyonu
paylaşarak, izleyenleri ile sürekli iletişim kuran güvenilir, saygı
duyulan, sosyal mimarlardır.
BÖLÜM I
ÖRGÜTSEL DEĞİŞİM
1.1. DEĞİŞİM NEDİR ?
Örgütsel
değişim kavramından bahsetmeden önce değişim kavramı üzerinde
durmalıyız.Değişme ; bir nesne yada
durumun zaman içinde
aynı kalmama özelliğidir. Yine planlı ve plansız olarak herhangi bir sistemin, bir süre
neticesinde, belli durumdan bir başka
duruma geçmesi olarak tanımlayabilir.
Değişimin
bir yönü yoktur, kendi başına bir yön belirlemez, iyi-kötü, olumlu-olumsuz gibi
bir değer yargısı da taşımaz. Olumsuzluk kavramı bir müdahale olmaksızın bir nesne veya durumun
aslından uzaklaşarak bozulmasını anlatır.İnsanoğlu da bozulmayı durdurmak için
ve daha iyiye gitmek için yaşamı boyunca çaba harcar.
Değişimin
birçok anlamı vardır. Hareket, yerdeğiştirme, gelişme, büyüme kalkınma,
geleneksel düşünce sisteminden uzaklaşma, daha yüksek verimlilik ve etkenlik sağlayacak
yöntemler gibi.Bu anlamlar ise olumsuz bir durumdan daha iyi bir duruma geçmeyi
ifade ederler.
Hangi
biçimde olursa olsun değişim, bir belirsizliği de beraberinde getirir.Çünkü
alışılagelmiş devam eden durum, ortam ya da davranışların sağladığı rahatlık
ortamı kaybedilecektir. Yeni ve farklı olan her zaman tamamen hakim
olunamayacağı için tedirgin edicidir.
Tedirgin edici her şeye karşı da sürekli
bir direnç gösterilebilir.
Sonuç olarak değişim hem insanların hem örgütlerin hem de
toplumların yaşamlarında karşılaştıkları kaçınılmaz bir olgudur. Planlı-
plansız, düzenli- düzensiz olarak bir sistemin, bir sürecin veya bir ortamın
bir durumdan başka bir duruma geçmesidir.
1.2. ÖRGÜTSEL DEĞİŞİM NEDİR?
Örgüt ve
örgütsel değişim son yıllarda en çok sözü edilen kavramlardan birisidir.Robins örgütü
çoğu kez kendi başlarına ama zaman
zaman da gruplar halinde
çalışarak birtakım rolleri üstlenen kimselerin birbirleriyle bağlantılı mozayiği olarak tanımlamıştır. Başka
bir tanıma göre de Koçel örgütün sosyal bir varlık ve sosyal bir sistem
olduğunu belirterek “Kişilerin tek başlarına gerçekleştiremeyecekleri
amaçları,başkaları ile bir araya gelerek,bir grup halinde gayret bilgi ve
yeteneklerini birleştirerek, gerçekleştirmelerini sağlayan bir iş birliği ve
koordinasyon sistemi” olarak ifade etmiştir.
Günümüzde
işletmeler sürekli değişen bir ortamda faaliyet göstermektedir. Karmaşıklık,
hız, değişkenlik ve belirsizlik, günümüz çalışma hayatının sürekli karşı
karşıya kaldığı olgulardır. Değişen bu olgularla sadece işletmeler değil,
toplumun bütün kesimleri yüzleşmektedir. 1950’lerde başlayan değişim dalgası,
1970’lerin ikinci yarısında toplum üzerinde etkisini iyice hissettirmeye
başlamıştır. Ünlü yönetim araştırmacıları, geçen yüzyılda yaşanan değişimin,
insanlık tarihi boyunca yaşanan en büyük değişim olduğunu söylemektedirler.
Avcı toplumundan tarım toplumuna, tarım toplumundan sanayi toplumuna, sanayi
toplumundan bilgi toplumuna dönüşen insanlığın, daha sonraki dönemlerde de
değişim yaşayacağı muhakkaktır. Bu değişimi kendi başına yapamayacağı
durumlarda, başkalarıyla bir araya gelerek gerçekleştirme yoluna gitmişlerdir.
Bu da örgütsel değişim kavramını ortaya çıkarmıştır.
Dünyadaki
başlıca ekonomik ve teknolojik
değişimler örgütsel değişimi zorunlu hale getirmiştir.Piyasadaki ezici
rekabet,bilgi ve teknolojideki gelişmeler, telekominikasyon alanındaki
yenilikler değişen müşteri talepleri,ülkelerin değişen nüfus ve toplumsal
yapısı, özelleştirme uygulamaları gibi nedenlerden dolayı, örgütlerin
yapı,sistem ve süreçlerini yeniden yapılandırmalarını zorunlu hale
getirmektedir.
Örgütler
teknik yönleri bakımından teknolojik
değişmelerle,insan; yönü bakımından toplumsal ve kültürel değişmelerle, ürün yada hizmet üretimi ve
satışı bakımından da ekonomik değişmelerle ilişkilidirler.Bu nedenle örgütsel
değişimi açıklamak için disiplinler arası bir yaklaşımla hareket etmek gerekir.
Bilim
adamları ve uygulamacılar örgütlerin değişik alanlarına yönelik başarılı
değişim programları oluşturmak ve değişim sırasında karşılaşılan sorunları
çözmek için çaba harcamaktadırlar.Ancak örgütsel değişimi açıklamak için
örgütlerin; neden ve nasıl değiştiklerini,hangi değişimlere öncelik
verdiklerini ve değişime nasıl yaklaştıklarını açıkça ortaya koymak zordur. Değişim
olgusunu toplumsal,ekonomik ve siyasal boyutlarını inceleyen deney ve kuramlar,
değişimin açıklanmasında iki temel
ve ayrı çıkış noktasından hareket
etmektedir. Bunlardan birinci grubu
oluşturanlar; değer yargıları ve eğitimden yola çıkarlar.Bu gruptakiler
değişimin olabilmesi için öncelikle insanların davranışlarını yönlendiren kültürel değerlerin değişmesi gerektiğini
iddia ederler.Buna göre ekonomik siyasal toplumsal vb. değişmeler insan davranış ve düşüncelerinin rasyonelleşmesine bağlıdır.İkinci gruptakiler
ise, çeşitli toplumsal boyuttaki değişme
ve gelişmeyi ekonomik yapı, üretim ilişkileri ve sermaye birikimine kavuşmaya bağlarlar.Bu görüşler gelişme ,
ilerleme ya da kalkınma fikrini temel
alırlar.
Sonuç
olarak örgütsel değişimi insan faktörünü
de içine alarak söyle tanımlayabiliriz; Bir örgüt,kendi çevresiyle bütünleşmesinde ve çevresinde meydana gelen
değişmelere hızlı bir şekilde
uyum gösterebileceği bir esnekliğin
kazanılmasında rol oynayan bütün yönetsel ve örgütsel tutumların
geliştirilmesi çabaları sırasında, her düzeydeki insan yeteneğinden, bilgisinden ve kişilik
özelliklerinden yararlanma süreçlerinin tamamıdır. (Eroğlu, 1998 s 127)
1.3. ÖRGÜTSEL
DEĞİŞİM YAKLAŞIMLARI
Örgütsel
değişime konu olan dört ana yalaşım vardır. Bunlar;
a) Örgütsel değişimi örgütün insan
davranışının değişimine dayandıran yaklaşım: Bu yaklaşıma göre örgütsel
değişim büyük ölçüde ‘insan ‘ a bağlıdır.Örgütü meydana getiren bireylerin
özellikle yöneticilerin yetenek ve davranışlarında değişiklik yapmak suretiyle,
örgütün tümünde istenilen değişiklikler gerçekleştirilebilir.Burada örgütsel
değişimle bireysel değişim aynı anda kullanılmaktadır.
Örgüt üyelerinin değiştirilmesini örgütsel
değişim için yeterli sayan bu görüşler; bireylerin tutum ve davranışlarını,
grupların tutum ve davranışlarını, yönetim felsefesini,örgüt üyelerinin değer
yargılarını ve örgüt kültürünü, birey ve grup düzeyinde yönetim eylem
araştırması,duyarlılık eğitimi ve danışmanlık gibi yöntemlerle örgütteki insan
unsurunun istenmeyen davranışlarını, istenilen davranışlara dönüştürmeyi
hedeflemektedir.
b) Örgütsel değişimi yapısal değişime
dayandıran yaklaşım: Bu yaklaşıma göre örgütün yapısal unsurlarındaki
aksaklıkların örgütün bütününe yansıdığını dolayısıyla örgütte yapılacak
değişimin gerçekleştirilebilmesi için ilk planda yapısal sorunların çözülmesi
gerektiği savunulmaktadır.
Örgütlerdeki bu yapısal
öğeleri:
·
Çeşitli biçimsel ve doğal kurallar(iş
bölümü,yetki,sorumluluk makamları v.b)
·
Örgütteki biçimsel ve doğal ilişkiler(iş akımı,
rol, haberleşme, karar alma, statü v.b) olmak üzere ikiye ayırabiliriz.
Örgütteki
bu yapısal unsurlardaki karmaşa ve sorunları çözmekle örgütsel değişimin
gerçekleşebileceği varsayılır. Örgütte etkin bir iş bölümü ve yetki düzeninin
kurulması,görev ve sorumlulukların açık bir biçimde belirlenmesi , farklı işler
ve birimler arasında uyumun sağlanması örgütsel değişimin temel alanı olduğu
düşünülür.
c) Örgütsel değişimi teknolojik değişime
dayandıran yaklaşım: Bu yaklaşıma göre ise eskimiş teknolojilerin yerine
yeni teknolojilerin daha etkin ve verimli bir yönetim için örgütsel değişimin
ilk basamağını oluşturacağı savunulur. Teknoloji; örgütte kullanılan her türlü
iş yapma yöntemlerini ve makineleri kapsar.Bilgi çağı ,teknoloji çağı veya bilgisayar
çağı adı verilen XX.yüzyılda ve onun devamı XXI.yüzyılda yeniden yapılanmanın
üç temel amacı olan hızlı,etkili ve ekonomik örgütlerin inşaası için
teknolojideki gelişmelerin takibinin yapılması ve bunun örgütlere ikamesi
gerekmektedir. Bu yüzden özellikle teknolojik gelişmelerin hızlanması, örgütsel
değişim konusunda dikkatin teknik yönler üzerinde odaklanmasına neden olmuştur.
d) Örgütsel değişime sistematik
yaklaşımlar: Örgütsel değişimi tek yanlı olarak ele alan yaklaşımların
yetersizliği ve sistem kuramındaki gelişmeler örgütün değişik öğelerden oluşan
bir bütün olarak görülmesini sağlamıştır. Bu yaklaşıma göre örgütün sürekli bir
denge durumunda olduğunu ve bu nedenle herhangi bir öğedeki değişmenin, diğer
öğelerde de değişikliğe yol açabileceğini ileri sürülmektedir.
1.4. ÖRGÜTSEL
DEĞİŞİM SÜRECİ
Örgütsel değişim sürecini
ilk Kurt Lewin incelemiştir.Lewin bu değişim sürecini üç aşamada açıklamıştır. Bunlar:
· Çözülme
· Değişme
· Yeniden
dondurmadır.
Çözme: Başarılı bir değişim mevcut
statükoyu çözmeyi ve yeni bir duruma dönüştürmeyi gerektirir.Lewin çözme
döneminde değişime zorlayan güçlerin (iç veya dış etkiler)etkisiyle mevcut
durumda bir hoşnutsuzluk olacağını ve denge halinde olan yapı yada süreçlerin
değişimin etkisine girerek denge durumunda uzaklaşacağını ileri sürer. Bu
dengesizlik içinde değişime zorlayan güçlerin yanında aynı ölçüde mevcut
durumun değişmesinden rahatsızlık duyan ve kayıpların olacağından endişe duyan
güçler etkileşir.
Denge
durumundan çıkmanın 3 yolu vardır. İlki değişime yönlendiren güçler
artırılabilir.ikincisi,direnen güçler azaltılabilir.Üçüncüsü ise iki yolu
birleştiren yaklaşımdır.Çözülme bir kez başarıldığında değişim
uygulanabilir.Gerçekte,çözülme ve değiştirmeyi kesin çizgilerle ayırmak
güçtür.Statükoyu çözme çabalarının çoğu değiştirmeye de girer. Dirençle
uğraşama yolları, çözme ve değiştirme konusunda da gereklidir.
Değiştirme: Değiştirme istenmeyen ya da
sorun yaratan durumun yerine yenisinin konmasıdır. Konusu; örgütleri insanı,
yapısal ve teknolojik unsurlar değiştirmektir. Değiştirme denildiğinde
arzulanan duruma ulaşmak için, bilgiyi kullanma süreci anlaşılmalıdır. Bu aşama bilişsel yeniden tanımlamadır.
Örgütsel
sorunlardan kaçınma ya da çözme, çoğunlukla örgütsel değişimin başlangıcında
ortaya çıkar. Gerekli değişimler küçük ya da belirli bir alanda ilgili
olduğunda, büyük sorunlar çıkmaksızın başarılabilir. Bununla birlikte,
değişimler büyük olduğunda, ve örgütteki birçok kişiyi kapsadığında, önemli
sorunları da beraberinde getirir.
· Örgütün
durumundaki bazı etkenler belirli bir zaman diliminde değişir.
· Yeni
duruma uyan ve iyi işleyen örgütsel yönler ayrılır.
· Örgütsel
sorunlar yüzeye çıkmaya başlar.
·
Yöneticiler sorunların farkına varmaya başlarlar
ve bazı düzeltici önlemler almaya çalışırlar.
· Yönetimin
inisiyatifi dirence yönelir.
· Yöneticiler
dirençle basa çıkarlar, ancak bu sorun örgüte ve kendilerine pahalıya mal olur.
Örgütsel
değişim süreci, değişime iten iç ve dış güçler ile mevcut yapıda değişime
direnen güçlerin çarpışması arasında gerçekleşmektedir. Değişime iten güçlerin
yarattığı değişim baskısı yüksek olduğunda ve değişim aciliyet gerektirdiğinde
yönetimin dikkati direnen güçlerin etkisini kırmaya yöneliktir. Değişime iten
güçlerin baskısı düşük olduğunda ve değişim acili yet gerektirmediğinde ise,
yönetimin dikkati direnen güçleri de değişim sürecine katmaya ve değişimi daha
uzun bir süreye yaymaya yönelmektedir.
Yeniden dondurma: Yeniden dondurma
örgütün yeni durumuna göre bir denge oluşturmayı kapsar. Denge oluşturma
değişen yapı, süreç, teknoloji, kültürel değerler ya da davranışların
pekiştirilmesi ve sürekliliğinin sağlanmasıdır. Uyumsuzluklar ortadan
kaldırıldığında ve yeni durum tümüyle benimsendiğinde yeni bir statüko ortaya
çıkmış olacaktır.
Değişim
anında atılacak adımları, insan psikolojisi ekseninde değerlendirdiğimizde de aşağıdaki
benzetmeleri yapmak mümkündür:
· Geçmişle
köprüleri atma (cesaret),
· Karanlık
tünele giriş (endişe),
· Gözleri
karanlığa alıştırma (gayret),
· Yeniden
ilerlemeye başlama (umut),
· Hız
standartlarına ulaşma ve ışığı görme (zafer ve güç),
Değişimin
başarıyla gerçekleştirilmesi için ise fonksiyonel adımları aşağıdaki şekilde
sıralamak mümkündür (Hussey, 1997: 72-73):
·
Öngörü doğrultusunda, değişimin sonunda neler
olacağının herkes tarafından anlaşılmış olmasını sağlamak (Vizyonun
belirginleştirilmesi ve paylaşımının sağlanması).
·
Değişimin gerçekleşmesinde gerekli adımları
ayrıntılı belirlemek. . Yapılacak işlerde sorumluluğu dağıtmak.
·
İşler arasında öncelik durumuna göre sıralama
yapmak.
·
Planların hayata geçirilebilmesi için gerekli
bütçeleri hazırlamak.
·
Uygulama ekiplerini ve yapıları oluşturmak.
·
İşleri doğru insanlara dağıtmak, gerekirse yeni
personel almak.
·
Uygulama işlemini gerçekleştirmek için gerekli
prosedürleri ortaya koymak.
Ayrıca,
uygulama esnasında katılımcı kontrolün sağlanması ve ulaşılan sonuçların
içselleştirilmesi uygulamayı tamamlayıcı unsurlardır.
1.5. DEĞİŞİMİN
BAŞARI FAKTÖRLERİ
Değişimin
temel noktası, değişim gereğinin hissedilebilmesidir. Yönetsel anlamda ise bu
gerekliliğin hissedilmesinin sağlanması önemli bir adımdır.Bu noktayı, durum
analizi ve değişim kararının verilmesi izleyecektir.Değişimin yönetilmesi
noktasında yöneticinin dikkate alacağı bazı dinamikler yada değişkenler söz
konusudur. Bunlar, organizasyon içi değişkenler; görev, yapı, teknoloji ve
insan unsurudur. Organizasyon dışında ise birçok çevresel etkeni dikkate almak
gerekmektedir (Şimşek, 1999: 32).
Gerek
iç, gerekse dış çevre koşulları içinde dikkate değer en önemli etken ya da
faktör insandır. Yani, çalışanlar, müşteriler, olası müşteriler, iş paydaşı
olan diğer fertler ve işletmenin ilgi ve etki alanı dışında kalmış tüm
insanlardır. En önemli değişim desteği ise; değişimin çalışanların bilinç
düzeyinde oluşması ve değişim kültürünü özümsemeleridir.
Ayrıca
atılacak her bir adımı "Sistem Düşüncesi" içinde değerlendirmek
gerekir. işletme sistematiği içinde yapılacak her değişikliğin, sistemin diğer
alt sistemleriyle etkileşimini, satranç hamlesi yaklaşımıyla değerlendirmek ve
muhtemel sonuçlarını göz önüne almak esastır. Aksi takdirde, sistemin bir
noktasında sistemden bağımsız ortaya konan bir iyileştirme yada değişiklik,
sistemin diğer noktalarında sistemin bütününe zarar verecek tarzda olumsuz
sonuçları doğurabilir (Senge, 1993: 67-73).
Başarılı
bir değişimi gerçekleştirmenin tek bir yolu ya da yaklaşımı yoktur. Bir
bütünlük içinde birçok faktörün birlikte değerlendirilmesi ve ele alınması
başarı olasılığını artırmaktadır. Kritik değerdeki bu başarı faktörleri içinde;
liderlik, kurum kültürü, çevresel duyarlılık, esneklik, yaratıcılık, iletişim
ve network, uyum ve ekip çalışması, yaratıcı yıkım, objektif bakış, ve vizyon
dinamizmini saymak mümkündür.
Liderlik: Değişimi yönetebilecek liderler, klasik
liderlik yaklaşımları dışında farklı bit takım yaklaşımlar ortaya koymak ve
bazı kişisel özelliklerini daha fazla öne çıkararak güçlü liderlik sergilemek
durumundadır (İzgören, 2001: 212). Çünkü bilinmeyen yönde ilerleyen insanlar,
kendilerine umut ve cesaret aşılayan lidere ihtiyaç duyarlar.
Güçlü
liderlik modelinin diğer bir boyutunu ise, liderin etkililiği oluşturmaktadır.
Etkili liderler, insanları ve kuruluşları değiştirir, kafaları ve yürekleri
yeniden biçimlendirir, vizyonlarını genişletir, bilgi ve anlayış düzeylerini
yükseltir, amaçları berraklaştırır,ilkeler ve değerlerle uyumlu hale getirirler.
Bunlarda; kalıcı, kendi kendini sürekli
kılan, gelişmeyi hızlandıran değişimler yaratırlar.” (Covey,1997: 12).
Objektif Bakış: Değişim öncesi,
değişimin gereklerini ve gerekçelerini ortaya koyma aşamasında olduğu kadar,
değişim sürecinin tümünde de objektif değerlendirmelere ihtiyaç vardır. Belki
de objektif bakışı yakalamanın en kısa yolu dışarıdan bir gözün, işin içine
dahil edilmesidir (İzgören, 2001: 212). Çünkü çalışanlar için, kurum içinde hemen
her şey kanıksanmış, yöntemlere alışılmış, hatta ilişkiler bile yeknesaklık
içinde, en mükemmel şeklin bu tarz olduğu düşüncesinde gerçekleşir olmuştur.
Ayrıca,
insanlar uzun süre çalıştıkları organizasyonlara ileri derecede duygusal
bağlarla bağlanır hale gelirler. Organizasyonun her bir noktasında kişisel
emekleri, gayretleri vardır. Organizasyonu bu hale onlar getirmiştir. Bu
duygusallık içinde ve öz eleştiri güçlüğüyle birçok hatayı göremezler yada
görmezden gelirler.
Uyum ve Ekip Çalışması: Kritik
dönemlerde liderin en büyük yardımcısı, kendine sıkı sıkıya bağlı, birlikte
hareket etme becerisi gelişmiş bir ekibin varlığıdır. Başarılı liderler
yanlarını ve çevrelerini amaç ve hedeflerinin gerçekleşmesini sağlayacak
becerilere sahip insanlarla doldururlar(James, Edden, 2001: 125). Bu gayretleri
ekip üyelerinin karşılıklı güven ve uyum içinde çalışmalarını da destekler.
Yaratıcılık: Çok bilgili ve akıllı bir
lider olmak günümüz için yeterli değildir. Bunun ötesinde, bilgi çağında
rekabet edebilmek için organizasyonlar, tüm çalışanlarının bilgi,yetenek ,
tecrübe, yargı ve en önemlisi de yaratıcılıklarına ihtiyaç duymaktadır (Dess,
Picken , 2000: 1834). Değişimlerin bir kısmı taklitçi davranışla ilişkili olsa
da, rekabet üstünlüğü ve liderlik peşinde olan organizasyon yada işletmeler,
yaratıcı yönleriyle var olanın ötesinde bir noktayı hedeflemektedirler.
Kurum Kültürü: Edgar H. Schein'a göre,
kurum kültürünü belirleyen faktörlerin kişilerce pek bilinmemesi çok doğaldır.
Çünkü bunlar, aslında örgütün bilinçaltını oluşturan faktörlerdir. Schein'ın bu
modeline göre her örgüt, birbirini etkileyen şu üç oluşuma sahiptir;
·
Mevcut usuller:
Kurumdaki görünürdeki gözlenebilir davranış şekilleri, kurallar ve uygulamalardır.(Büro
düzeni, haberleşme biçimleri vb.)
·
Üstlenilen
değerler : Kurumun yaşaması gerekli ideali yansıtan iddialı kavramlardır. (Kalite, dayanışma, ekip
ruhu vb.)
·
Temel
varsayımlar. Bir kurumda mevcut olan ancak çoğunluk tarafından bilinçli
olarak farkında olunmayan inanışlardır. (Örneğin mükemmeliyetçiliğin
körüklediği suçlayıcı yapı gibi. )
Üstlenilen
değerler içinde değişime açık kimlik tanımlaması yanında, temel varsayımlar
içinde de değişime uyumun ve yenilikçi karakterin destekleniyor olması,
organizasyonun daha az korkuyla değişimlere yönelmesini ve değişimin daha az
sorunla karşılaşmasını sağlayacaktır.
İletişim ve Bilgi Ağları:
Organizasyonun amaçlara yöneltilmesinde, işlerin, görevlerin ve faaliyetlerin
uyumlu hale getirilmesinde iyi bir iletişim alt yapısının varlığı ve
kullanılması önemlidir. Değişim anlarında ise bilgiye, haberleşmeye, yetkilendirmeye
ve koordinasyona olan ihtiyaç üst seviyeye çıkmaktadır.
Organizasyonların
iletişim, bilgi sağlama, bilgi üretme ve bilgi yönetim yönlü çabalarını, günün
koşullarını da karşılayacak şekilde gerçekleştirmek iyi bilgi ağlarını gerekli
kılmaktadır.
Esneklik: Organizasyonlar için
esneklik, çevresel değişimlere uyum yeteneğini
ifade etmektedir. Hedef ise, her bir adımı yada faaliyeti, çağın hız
gereksinimleri içinde gerçekleştirecek yapıya kavuşmaktır. İşletmelerin bu
gereksinimleri karşılama yönündeki çabalarına destek olan unsurların başında,
bilgi teknolojileri ve etkin kullanımı gelmektedir.
Artık
iş, dünya geneline yayılmış, herkesin kullanımına açık bilgi ağları üzerinden,
çok az sorunla karşılaşılarak yapılmaktadır. Bilimsel, teknolojik ve sanatsal
ve özellikle bilişim teknolojisi alanlarındaki hızlı değişimler, günümüz
organizasyonlarında, daha başarılı bir yönetim uygulayabilmek için, sorunlara
yaratıcı ve esnek çözümler üretebilme ve bunları başarı ile uygulayabilme
becerisinin gösterilmesini gerektirmektedir. (Marşap, 1999: 52-53).
Yaratıcı Yıkım : Organizasyon dünün
etkisinden kurtulmazsa, yarını yaratmak da mümkün olmayacaktır. (Drucker, 1999:
86). Değişim yolculuğunda başarıya ulaşmanın temel yollarından biri de geçmişin
engelleyici yapısının çekiminden kurtulmak, yani köprüleri atmak yada gemileri
yakmaktır.
Çevresel Duyarlılık: Organik, mekanik
yada ikisinin karışımı olan bütün sistemler için yaşamsal öge, çevreyle
etkileşimi sağlayarak, doğal bozulma eğiliminin öldürücü etkisini yenebilmektir.
Stratejik yönetim yaklaşımının da vurgusu bu noktada olmaktadır.
Vizyon Dinamizmi: Yaratılacak vizyon;
değişimin çalışanlar, paydaşlar, müşteriler ve ilgili herkese
benimsetilmesinde, stratejik öneme sahiptir. Ayrıca vizyonun ortaya çıkaracağı
dinamizm; yön çizme ve yardımcı olma konusunda önem taşımakta, organizasyon ve
insanlara birtakım değerler katmaktadır. Bunları şu şekilde sıralamak mümkündür
(Mesiti, 1996 ,85):
· Stratejik
yön ve esin kaynağı,
· Geleceği
şekillendirme yetenek ve becerisi,
· Başarma
duygusu,
· Değişim
desteği ve rekabet avantajı,
İçinde
bu tarz değerleri taşıyan ve aşılayan vizyona sahip organizasyonlar için, hızlı
değişim ortamında var olmak fazla zorlu görünmemektedir.
BÖLÜM II
LİDERLİK
2.1. LİDERLİK KAVRAMI
Lider
kavramı her toplumda çok eskiden beri varolan, hatta insanlığın varlığı ile
paralel bir kavramdır. Gegel lideri; “kendisini takip edenleri en iyi anlayan
kişi” olarak tanımlayıp, lidersiz bir hareketin mümkün olmayacağını ifade
etmiştir. Cook ve arkadaşları ise liderlik kavramını ; yönlendirme, enerji
verme ve çalışanları liderin vizyonuna gönüllü olarak bağlama süreci olarak
ifade etmektedir. Koçel olaya farklı bir açıdan bakarak liderlik kavramını bir
süreç olarak değerlendirmekte ve örgütteki bir konumu belirten liderlik
kavramından ayrı ifade etmektedir. “Lider grup üyelerini bir amaca yönelik
güdüleyen ve grup amaçları doğrultusunda etkileyen , yönlendiren bir kişi iken
, liderlik belirli koşullar altında , belirli kişisel veya grup amaçlarını
gerçekleştirmek üzere bir kimsenin başkalarının faaliyetlerini etkilemesi ve
yönlendirmesi sürecidir.” şeklinde ifade etmiştir.
Liderlik
karşılıklı etkileşimin var olduğu bir süreçtir. Bu süreçte bir çok faktör
(lider, izleyenler, durum) karşılıklı etkileşim içindedir. Diğer bir ifadeyle liderlik süreci , lider,
izleyenler ve durum arasındaki ilişkilerden oluşan karmaşık bir süreçtir.
Liderlik güç ve aklın birleşimidir. Akıl
olmazsa güç zalimcedir, güç olmazsa akıl manasızdır. Erk yada güç , diğer
kişilerin davranışlarını etkilemede bireyin yeteneği demektir. Yetki bir
makamdan dolayı verilmiş olanak ve ayrıcalıkları belirtirken , güç kişinin
kendinden doğar . Kişinin gücü ancak başkaları ile ilişkiye geçtiği andan
itibaren ortaya çıkmaktadır. Güç kullanmaktaki başarı ise bu süreçte
karşısındakilerin ne kadar etkilendiğine bağlı olmaktadır.
Liderlik
kavramına ilişkin günümüzdeki tanımların ortak noktaları ; gönüllülük temelinde
çalışanların güdülenmesi, cesaretlendirilmesi, yönlendirilmesi ve onların
yaratıcılılığının ortaya çıkarılması ve harekete geçirilmesidir. Buna göre
etkin liderliğin temeli organizasyonun misyonunu belirlemeye, tanımlamaya ve
bunu açık bir biçimde ortaya koymaya dayanır. Bu bağlamda liderler örgüt
vizyonunu , hedefleri, öncelikleri ve standartları tesbit eder ve bunların
bozulmaması için gerekli önlemleri alır, uzlaşmaları sağlar. Bütün bunları
yaparken de , evrenin tek hakimi olmadığını aklından çıkarmaz. (Drucker,
1998:130)
2.2. LİDERLİĞİN TARİHSEL GELİŞİMİ
Tarihsel
gelişim içerisinde lider ve liderlik kavramı aşağıdaki dört yaklaşımla
açıklanmaya çalışılmıştır.
a)
Liderin özelliği
yaklaşımı : Bu yaklaşım lider
olunmayacağını , lider olarak doğulacağını belirtmekte ve liderin
ayırtediciliğini , fiziksel özelliği, beden yapısı ve görünüşü, zekası ve
konuşma etkinliği olarak üç başlık altında toplanmaktadır.
b)
Liderin
davranışları yaklaşımı : 1940’lardan sonra liderin stillerini ,
davranışlarını anlamaya yönelik çalışmalar başlatılmıştır. Liderin ne yaptığını
tanımlayıp, etkililiğini ve başkalarını yönlendirebilmesi için gereken
davranışların tesbiti yapılmıştır. Bu yaklaşımda ; girişimcilik ruhu yüksek
olan lider, işi etkili bir biçimde planlayıp organize etmekte, grup içerisinde
haberleşmeyi kolaylaştırmakta ve işte başarı gösterme olasılığını
arttırmaktadır.
c)
Liderliğe
durumsal yaklaşımlar : Bu yaklaşıma göre liderlik için genel bir davranış
biçimi yoktur. Her durum için ayrı liderlik davranışları belirlenmektedir. Yani
her duruma uyabilen bir liderlik ölçüleri olmayıp, bir durum için uygun ölçüler
, diğer bir durum için uygun olmayabilir.
d)
Liderliğe yeni
yaklaşımlar : Bu yaklaşımlara göre de lider, örgütün gelecekteki resmini
gören ve örgütü o geleceğe hazırlayan , yönlendiren kişidir. Liderlerin sahip
oldukları bu yetenekler , onların değişime duydukları isteği kamçılamaktadır.
Liderler karizmaya sahip yaratıcılardır. Karizmatik ve dönüştürücü liderlik de
yeni liderlik yaklaşımları içerisinde en önemlilerindendir.
Bu
yaklaşımlar içerisin de çok çeşitli liderlik türleri olmakla beraber konumuzun “Örgütsel
değişimde liderliğin rolü” olması sebebiyle son yıllarda geliştirilen liderlik
tarzları incelenecektir.
2.3. LİDERLİK MODELLERİ
1)Astlarına Yaklaşımına Göre Liderlik
Modeli
a)
Otokratik Lider
:Teknikler ve hareket tarzı her seferinde otorite tarafından bildirilir. Bu
nedenle gelecekte ne olacağı daima belirsizdir. Lider genellikle her bir görevi
belirler ve her bireye kimin yardımcı olacağını da bildirir. Bireyin işlerini
değerlendirirken üstün gelen taraf her zaman kendisidir.
b)
Demokratik Lider :
Gurubu amaca götürecek genel adımları bilir ve teknik yardım
gerektiğinde iki veya daha fazla alternatif sunar. Çalışmanın nasıl
sürdürüleceğini görev dağılımının nasıl olacağını guruba bırakır. Tenkitlerde
ve övgülerde objektiftir.
c)
Ekstern
Demokratik Lider : Bu lider türü yönetimi, görev tanımını, planlamayı yani
her türlü yönetim işlevini gruba bırakır onların görevleri yürütmesini takip
eder.
2)Karizmatik Liderlik : Bilindiği üzere
karizma çekiciliği ifade etmektedir. Karizmatik lider izleyici kitleleri
peşinden sorgusuz, sualsiz sürekleyebilme becerisine sahiptir. Karizmatik
liderin özellikleri ; heyecanlandıran bir vizyona sahip olma, yaptıkları ile
örnek olma , sahip olduğu heyecan , coşku ve enerji ile diğerlerini motive
etmek şeklinde sıralanabilir.Gerçektende karizmatik bir liderde, insanları
normal olarak beklenenden daha fazla motive etme kapasitesi vardır.
3)Durumsal Liderlik : Bu liderlik
modelinde lider ile izleyenleri arasında ilişki ön plandadır. Lider etkili
liderlik için çalışanların ihtiyaçlarını tesis edebilmelidir. Yeni personelin
veya sorumluluk almaya istekli ve yetenekli olmayanların liderin
yönlendirmesine ihtiyaçları vardır. Personel işi öğrendikten sonra , eğer hala
kendi başına iş görmeye yetenekli değilse , liderin açıklamayla zorlamayı
birleştirmesi gerekir. Nihayet çalışanlar deneyim kazanıp özgüvenleri artıkça ,
lider bir işin sorumluluğunu başkasına devredebilir. Bu liderlik anlayışı ,
çalışanları sürekli denetlemeyi gerektirir.
Durumsal
liderlikte liderin gösterdiği davranışlar temelde ikiye ayrılır. Bunlar ,
yönlendirici ve destekleyici davranışlardır. Yönlendirici davranışlar tek yönlü
bir iletişim içerisinde liderin çalıştığı bireylere ve işlerini açık bir
şekilde söylemesi ve onların performansını yakından denetleyerek ne yapacaklarını
, nasıl ve ne zaman yapacaklarını gösteren davranışlardır . Bu davranışlara ;
amaç ve hedefleri belirlemek, izleyenlerin başaracağı işleri önceden planlamak
ve iş önceliklerini söylemek gibi örnekler verebilir.
Destekleyici
davranışlar ise karşılıklı iletişim yoluyla liderin izleyenleri dinlemesi, desteklemesi,
cesaretlendirmesi ve kararlara ortak edici davranışları içerir. Durumsal
liderin destekleyici davranışlarına da izleyenlerden görevin başarı olması için
öneriler istemek, izleyenlerin görev veya görev dışı sorunlarını dinlemek,
izleyenlere gerektiğinde geri bildirim vermek gibi davranışlar örnek
gösterilebilir.
4 ) Etkileşimci Lider : Etkileşimci
liderlik, lider ve izleyicisi arasında ilişkiler üzerine yoğunlaşmıştır. Lider
rolü ve görevi tanımlar, işin yapılması için astlarına gerekli güveni verir,
uzlaşılan amaca ulaşmasında izleyicilerine yardım edebilir. Eğer astlarından
istenileni alırsa , onları nasıl tatmin edebileceğini gösterir. İstenilen amaca
ulaşırsa , lider, işi tamamladığı için astlarına pozitif geribildirim ve destek
verir. Ulaşamazsa yaptırımları kullanır. Etkileşimci lider daha çok örgütün
bakımı, korunması, işletilmesi ve yönetilmesi ile ilgilenmektedir. Etkileşimci
liderin , astlarıyla ilişkileri birkaç yöndedir. Astların işlerinden ne
beklediğini bilir. Eğer astları yeterli performans düzeyini yakalarsa ,
liderler astların istediklerini vermeye
çalışır. Çaba ve performans için astların kişisel ilgileri üzerine
yoğunlaşır. Etkileşimci liderler için çalışanlar, gereğinden fazlasını
yapmazlar. Eğer başarılı olurlarsa , sadece söz verilen ödülleri almakla
kalmaz, işlerini iyi yaptıkları için kendilerini iyi hissederler.
5) Kriz Dönemi Liderliği : Kriz beklenmedik durumların
oluşması, dengelerin bozulması ve davranış kalıbı belirleyememe olarak
tanımlanmaktadır. Bu tarz dönemlerde
ortam işletmeleri , kurumları ve ülke yönetimini etkiler. İşte bu dönemlerde de
liderlik öne çıkar ve sorunların aşılıp , eskiye yada daha iyi bir yeniye
dönüşüm lider kararlılığı ile aşılabilir.
6) Yönetsel Liderlik: Yönetsel liderlik
modeli; değişim kavramına bağlı olarak açıklanmaktadır. Teknolojik mal ve
hizmete, siyasete ve rekabete ilişkin ortamın değişmediği veya çok yavaş değişdiği
durumlarda dönüştürücü liderlikten ziyade yönetsel becerilere sahip liderliğin
öne çıkması gerektiği savunulmaktadır. Anılan görüşe göre, paradigmatik
dönüşümün olmadığı,belirlenmiş ilkelerin uygulanması gerektiği, belirgin ve
açık bir ekonomik dünya söz konusu olduğu zamanlarda yönetsel liderliğin
geçerli olması vurgulanmaktadır. Bu tarz liderlik modelinde, daha önceden
tanımlı olan ve bilinen yönetsel davranışlar göstermek, başarı için yeterli
olmaktadır. Yönetsel liderler, kurumdaki varolan düzeni sürdürür, günlük rutin
işlerin yapılmasını sağlayarak kurumun sürekliliğini sağlarlar. Onlar için
varolan yapının korunması, mevcut norm, değer, standart, kural ve davranışların
devam etmesi sistemin sürekliliği ve geleceği açısından önemlidir. Dönüştürücü
bir lider tarafından açık ve kesin bir biçimde belirlenmiş bir sosyal alanda
liderlik etmeyi tercih ederler. Bir sistem dönüştürecek ideolojik ve normatif
kaygılardan çok, varolan sistemin gerçekliği içerisinde pratik uygulama
sorunlarıyla ilgilenirler. Bu özelliklerinden dolayı, örneğin ünlü örgüt
bilimci Warnen BENNIS dönüştürücü liderler için "lider", yönetsel
liderler için ise, "yönetici" tanımını kullanır. Yönetsel liderlik
sistemi, toplum veya örgütlerin uzun yaşam çizgisinde dönüştürücü liderlik
sistemi ile yer değiştirerek devam eder. Her büyük dönüştürücü lider kurduğu
sistemi vizyonu ve ideallerini bir yönetsel lidere teslim eder. Dönüştürme işi
bittikten sonra dönüştürücü liderin de misyonu biter, çünkü bir sistemin
belirlenmiş rotada işletilmesi ve yürütülmesi başka bir beceri ve yetenektir.
İşte bu da "yönetsel liderliğin" görevidir. Fakat her iki liderlik
tarzının da uygun zaman ve yerde doğru uygulanması gereklidir.
7) Bürokratik Liderlik : Bürokrasi ve
liderlik işlevi temelde ters özelliklere sahiptir. Çünkü bürokratik liderliğin gerçekleşebilmesi
için liderin insiyatif kullanabileceği bir kurallar bütünü ve örgüt modeline
ihtiyaç vardır, hiyerarşiye ve
denetlemeye önem veren bir liderlik türüdür.
8) Siyasal Liderlik : Demokrasilerde
başarılı siyasal lideri yaratan nitelikler yaşanan ortam ve koşullara göre değişebilir.
Toplumsal bunalım döneminin siyasi lideri , akılcı, yapıcı, birleştirici ve
sabırlı, kararlı ve atak olmalı, bu niteliklerini söylevleriyle de topluma
yansıtmalıdır.
9) İşe Yönelik ( Transactional ) Liderlik :
Geleneksel liderlik tarzıdır. Buradaki genel yaklaşım; çevre ve iş, çalışanı
motive etmeye yetmediği, bir yön vermediği ve tatmin etmediği durumda lider
devreye girmekte ve davranışları ile boşluğu doldurmaktadır. Etkili işe dönük
lider. astlarının ihtiyaçlarını tam ve doğru bir şekilde tespit eder ve bu
ihtiyaçlara gayret ve ödül arasında sıkı bir ilişki kurmak sureti ile cevap
verir. Bu tarz liderlikten daha çok yöneticilik özellikleri göstermesi nedeni
ile eleştirilmiştir. Bu tip liderlik tarzında izleyenler ve lider, ast ve üst,
çalışanlar ve yöneticililer arasında bir iş (çıkar) ilişkisi vardır. Burada
kurallar açık bir şekilde lider tarafından ortaya konur. Böylece hangi durumda
ödüllendirme, hangi durumda cezalandırma olacağı izleyenler tarafından bilinir.
Süreç içerisinde periyodik olarak performans değerlendirilmesi yapılır. Bu
değerlendirmenin sonuçları izleyenler ile paylaşılır.
10) Dönüştürücü (Transformational) Liderlik
: James M. Burns, “Dönüştürücü
Liderlik” kavramını 1978’de daha önceki 20 yılın “İşe Yönelik Liderlik” olarak
nitelendirilen liderliğine bir tepki olarak ortaya atmıştır.Dönüştürücü liderlikte,
yöneticiler çalışanlarına bir misyon, bir hayal yani vizyon göstererek, buna
katılmaya onları teşvik etmektedirler. Böylece, dönüştürücü liderlik,
çalışanlarını kendilerine güven ve yeteneklerini kullanmaya motive
etmektedirler. Dönüştürücü liderlik, izleyicilerin ortak beklentilerini
karşılamanın ötesinde onlara ilham kaynağı olmaktadır. Onlar, zorunlu olarak
çevresel olaylara tepkide bulunan insanlar değil, aynı zamanda yeni bir çevre
oluşturan kişilerdir. Dönüştürücü liderin başarısının altında bir karizmaya
sahip olmak yatmaktadır. Bu tür bir lider, ortak bir vizyon oluşturmaktadır ve
yüksek bir performans beklentisine sahiptirler. Bu liderleri, işgörenlerin
kalite, mükemmellik ve yüksek performans beklentilerini karşılayacak
davranışlar göstermektedirler.
11) Mentor Liderlik : Son yıllarda
liderlik teorilerinin arasına Mentorluk kavramı da yerleşmiştir. Mentor adı verilen amirler himayelerine
aldıkları elemanın en iyi şekilde yetişmesi için ona her türlü desteği
verirler. Yıllarca uğraşarak elde ettikleri deneyimleri onlara aktarırlar.
Sorularına cevap verirler ve bir ağabey-kardeş ilişkisi içerisinde liderlik
vasıflarının gelişerek ön plana çıkması çabuklaştırılabilir.
BÖLÜM III
3.1. DEĞİŞİMİN LİDERLERİNİ YARATMA
Örgütsel
değişimin öncülüğünü yapma ve başlatma rolü tepe yönetime ait olduğu için
yönetim kadrosunun sürekliliğinin sağlanmasıyla birlikte, değişim
gereksinmesine gören ve değişimi isteyen yöneticilere gereksinme vardır.
Örgütsel değişim gereksinmesinin hissedilmesi ve değişimin başlatılması için
yönetimin iki temel özelliği gereklidir.
İlki,
üst yönetimin değişime açık ve tam destek vermesidir. Beklenen davranış modeli
değişim çabaları neyi gerektiriyorsa, (eğitim, takım oluşturma vb.) onu yapmasıdır.
İkincisi ise yönetim değişimin çıktı ölçütlerini (kar, verimlilik, kalite gibi)
nasıl geliştireceğini göstermelidir (Clement, 1994: s.36).
Tepe
yönetimin örgütsel değişim başlatmadaki rolü şöyle tanımlanabilir (Graetz,
1996: s.305):
·
Değişimin gerekli olduğu duygusunu yaratmak
kaçınılmaz bir zorunluluktur. Yönetim mevcut statükodan tatminsizliği
hissetmelidir. Örgütün varlığını tehdit eden bir kriz, değişim isteği
yaratırken, değişim gereksinmesi yaygın olarak anlaşılmadığında değişim isteği
yaratmak daha güçtür.
·
İş görenlerin paylaştıkları ve açıkça
tanımlanmış bir vizyona gereksinme vardır. Vizyonun mesajı açık, basit,
doğrudan, anlaşılabilir ve kabul edilebilir olmalıdır. Değişimin gerekliliğini
hissettirme ve vizyon oluşturma, değişmek için harekete geçme ve aciliyet
duygusunu yaratır.
·
Geniş çaplı örgütsel değişim, değişim enerjisini
yaratan, gelecekteki durumu canlandıran ve örgüt üyelerinin değişimi başarma
yeteneklerini geliştiren büyülü liderler olmadan başarılamaz.
Bu
liderlik rolü, son yıllarda örgüt ve yönetim literatüründe sıkça rastlanan dönüştürücü
(transformasyonel) liderlik tarzını anlatmaktadır. Bu liderlik tarzının
özelliklerini taşıyan tepe yönetimin değişim başlatmada ve uygulamada daha
başarılı olduğu ileri sürülmektedir.
3.2. ÖRGÜTSEL
DEĞİŞİMDE LİDERLİK ROLLERİ
1)
Astlarına
yaklaşımına göre Liderlik : Bu modelindeki otokratik, demokratik ve ekstren
demokratik liderlik modellerinin ; değiştirici ve dönüştürücü özellikleri
olmadıkları için örgütsel değişimde lider görevini yürütemezler. Dönüşüm
liderinin dönüşüm faaliyetleri sırasında yöneticilik görevlerini yerine
getirirler.Otoritenin ve dönüşüm liderinin bildirdiği talimatları uygulanmasını
sağlayabilirler.
2)
Karizmatik
Liderlik : Örgütsel değişimi gerçekleştiren dönüştürücü liderlik ve
karizmatik liderlik çoğu zaman eş anlamlı kullanılsa da aralarında belirgin
farklar vardır.Karizmatik lider izleyenleri zayıf kılarak kendilerine bağımlı
hale getirir. İzleyenler için karizmatik lider vazgeçilmez hale gelir. Karizma
dönüştürücü liderliğin bileşenidir ancak karizma tek başına bir lideri
dönüştürücü yapan bir unsur değildir.
3)
Durumsal
Liderlik : Durumsal liderlik modalinde lider astların davranışlarına göre
onların hangi tür bir lider istediklerini saptar ve o şekilde bir liderlik
sergiler. Halbuki örgütsel değişimde dönüşüm liderinin liderlik tarzı değişmez,
değişim için gerekli gördüğü adımları atar. Ayrıca durumsal liderlik modeline
değişimden, vizyon belirlemeden ve karizmadan bahsedilmemiş olması onu dönüştürücü
liderlik modelinden ayırmaktadır.
4)
Etkileşimci
Liderlik : Etkileşimci liderin alt boyutları ; koşulsuz ödül, istisnalarla
yönetim ve bırakınız yapsınlar diye açıklanabilir. .Etkileşimci liderlikte
izleyenleri ile değiş tokuş vardır. İzleyicilerin ödül alabilmeleri için neleri
başarmaları gerektiğini açıkça ortaya koyar. Yalnız dönüşüm liderinde olması
gereken karizma ve telkin edici
motivasyon, bireysel düzeyde ilgi ve zihinsel entellektüel teşvik ve bu
liderlik türünde olmadığından, astlar gereğinden fazlasını yapmazlar. Bu yüzden
örgütsel değişim için gerekli olan performansı gösteremez.
5)
Kriz Dönemi
Liderliği : Kriz dönemi liderliği bir liderlik tarzı değil, kriz
dönemlerinde ortaya çıkması gereken liderlik türüdür. Kriz döneminde de liderin
başarılı olabilmesi için dönüştürücü liderlik tarzını uygulaması gerekir.
6)
Yönetsel
Liderlik : Bu tarz liderlik modelinde daha öncede açıklandığı üzere tanımlı
olan ve bilinen yönetsel davranışları göstermek başarı için yeterli olmaktadır.
Bu liderlik türü örgütsel değişim bittikten sonra ki yeniden dondurma aşaması
ve sonrasında başarılı olmaktadır.
7)
Bürokratik
Liderlik : Bürokrasi ve liderlik işlevi temelde ters orantılıdır. Liderin
insiyatif kullanma hakkı sınırlıdır. Örgütsel
değişimde lider rolünü üstlenmesi mümkün değildir. Örgütsel dönüşümde yönetici
rolünü üstlenebilir.
8)
Siyasal Liderlik
: Siyasal liderliğinde sabit liderlik tarzları yoktur. Bu tarz yaşana ortam
ve koşullara göre değişebilir. Sabit liderlik tarzları almadığı için örgütsel
değişimdeki rolü hakkında bir fikir verilememektedir.
9)
İşe Yönelik
Liderlik : Daha öncede açıklandığı üzere geleneksel liderlik tarzı olup
liderlikten çok yöneticilik özellikleri vardır. Astlarını motive eder,
ihtiyaçlarını karşılar, boşlukları doldurur, ihtiyaçlara gayret ve ödül
arasında sıkı bir ilişki kurmak suretiyle cevap verir. Örgütsel değişim için
gerekli olan karizma motivasyon, entellektüel teşvik özellikleri
bulunmadığından değişim lideri olamazlar. Örgütsel değişimde yöneticilik
görevlerini yerine getirebilirler.
10)
Dönüştürücü
Liderlik : Dönüştürücü lider insanın örgütün en değerli unsur olarak kabul
eden, yenilikçiliğe yaratıcılığa önem veren değişimlere proaktif olan ve vizyon
sahibi bir lider tipidir. Çalışanların moral değerlerini sürekli göz önünde
bulundurur. Değerlerin sonuca götüreceğini inanan lider, çalışanların
organizasyona bağlılığını tatminlerini ve performanslarını artıracak değerleri
sürekli sunar. Bütün bu özellikleri ile dönüştürücü lider, bilgi ve iletişim
çağında değişimi büyük dalgalarına ve kaosuna meydan okuyabilecek, bu durumları
fırsata çevirebilecek ve böylece çağın gerektirdiği yeni örgütleri dizayn
edebilecektir.
11)
Mentor Lider :
Bu liderlik türü bir liderlik modelinden ziyade diğer liderlik modellerinin
geliştirilmesinde ortaya çıkan bir model, liderlerle yakından ilgilenerek
onların gelişimlerine yardımcı olur. Örgütsel değişime uyum sağlayamayan
liderlerin gelişimine faydalı olabilir.
3.3. DÖNÜŞTÜRÜCÜ
LİDERLİK SÜRECİ
Örgütsel değişimdeki çözme, değiştirme ve yeniden
dondurma süreçlerine, dönüştürücü liderlikle ilgilenen Tichy ve Devana farklı
bir bakış açısı getirmişler, süreci üç perdelik bir tiyatro olarak
tanımlamışlardır. Bunlar;
a) Değişim ve
yeniden canlanma ihtiyacının belirlenmesi ve kabullenilmesi: Birinci
perdede öncelikle Lider iş çevresinin değiştiğini kabul etmeli, örgütteki karar
vericiler ise mevcut durumdan memnuniyetsizliklerini dile getirmelidir. Burada
önemli olan liderin değişim ihtiyacının belirlenmesinde izleyenleri ve
yöneticileri yönlendirmesi, onları cesaretlendirmesidir. Bireyler için
yaşanılmış başarısız karar ve politikaları görüp değişimi kabul etmek çok
güçtür. Ayrıca değişim gücün dağılımını ve durumunu değiştireceğinden dolayı
bazı kişilerin kariyer fırsatlarını tehdit edecek, yeni davranış kalıplarını öğrenmelerini
zorunlu kılacaktır.
b) Yeni bir vizyon
yaratılması: Tiyatromuzun ikinci perdesinde Liderin, izleyenlerine sunduğu
vizyon, eski strateji ve inançlardan vazgeçmelerine değecek bir vizyon
olmalıdır. Bu yüzden gelecekte örgütün nasıl olacağına ilişkin iyi bir görüntü
vermelidir. Vizyon sahibi lider aynı zamanda planlama sorumluluğuna da sahip
olmalıdır.
c) Değişimin
kurumsallaştırılması: Yeni vizyon gerçek halini alıncaya kadar boş bir
konuşmadan ibarettir. Yeni düşünce yapısı zamanla deneyim halini alır. Lider
değişimi kurumsallaştırabilmek için yetenekli ve sorumluluk sahibi kilit
noktalara getirerek ekibini ve değişimi sağlamlaştırır. Bu kişilerin değişimi
ve değişimden beklenileni çok iyi anlayıp özümsemiş insanlar olması lidere
büyük kolaylıklar sağlar. Ayrıca değişimi kurumsallaştırmak için lider özel,
özel çalışma grupları, planlama toplantıları, ödül ve terfi mekanizmalarında
değişiklik yapmak gibi teknikler kullanır. Böylece son perde bitmiş olur.
3.4. ÖRGÜTSEL
DEĞİŞİMDE DÖNÜŞTÜRÜCÜ LİDERLİK
Dünyadaki
marka dönüşümler, yönetim alanında da dönüşüme neden olmaktadır. Yönetim
alanındaki dönüşümler de ya yönetici-lider tarafından uygulamaya konulmakta ya
da yönetici-liderler tarafından geliştirilmektedir. Bu durumda “yöneticilerin
lider; liderin de dönüştürücü lider” olmak gibi bir zorunluluğu ortaya
çıkmaktadır.
Yönetim
düşünce ve uygulamalarındaki dönüşümler yöneticilerin, yönetici sıfatlarını
katılımcılık ve yetki devri ile çalışanlara bırakması kendilerinin de vizyon
belirleyerek, yeni ufuklar açarak, yeni eğilimler saptayarak, çalışanlara
çalışma heyecanı ve motivasyonu sağlayarak dönüştürücü lider olarak
farklılaşmaya çalışmalarını gerekli kılmaktadır. Dönüştürücü lider olmanın
özellikleri aşağıda çıkarılmıştır.
Vizyon Belirleme ve Yön Çizme : Bir
yöneticinin lider kimliğine bürünebilmesinin en somut koşulu “vizyon belirleyebilme”
yeteneğidir. Çeşitli düzeylerle ilgili olması nedeniyle çok kolay bir vizyon
tanımı yapmak kolay değildir. Ancak bir liderin geleceği görebilmesi, bugünkü
eğilimlerden geleceğin ne şekilde olacağını önceden görebilmesi, bulunduğu
kuruma, ülkeye, dünyaya yeni eğilimler sunması ve bunu kabul ettirmesi vizyon
olarak belirlenebilir. Bu bağlamda söylenmesi gereken şudur: Yöneticilerin,
özellikle tepe yönetim kademelerindeki yöneticilerin; karizmalarıyla
uzmanlıklarıyla, motive etme, çalıştırma yönleriyle, ödüllendirme ya da
cezalandırma becerisiyle lider olarak farklılaşması; bu özelliğini vizyon ile
de dönüştürücü liderliğe dönüştürmesi gerekir.Bunun için de, liderlerin
eğilimleri görmesi, eğitim belirlemesi ve bunu kabul ettirmesi gereklidir.
Ekip İle Çalışabilme, Yetkin Ekipler
Oluşturma :Dönüştürücü liderin bir diğer özelliği, vizyonunu uygulamaya
koyacak, gerektiğinde fikirlerinden yararlanacağı güçlü ekip oluşturabilme
yeteneğine sahip olmasıdır. Dönüştürücü lider ne denli güçlü olursa olsun,
kendisine bağlı olarak çalışacak, yetki devredeceği kişilerin de güçlü olması
gereklidir.
Kaynaklarda
dönüştürücü liderin ekip çalışmasıyla ilgili olarak, “dahili ve gerçek usta
beyin grubu” ayrımıyla şu görüşlere yer verilmektedir.
“Usta
beyin grubu, lidere vizyonunu ve hedeflerini gerçekleştirmede yardım eden şahsi
ve mesleki tavsiye ve etki dairesini oluşturan bireylerdir.” Liderler
başkalarından soyutlanmış bireyler değillerdir. Tam tersine, tüm yaşamları
boyunca zamanın en iyi beyinleriyle çalışmışlardır.
Bu
yargılar liderlerin grubunu oluşturmasını, onların gücünü görebilmesini ve
bunları öne çıkarmasını, onlara sıklıkla danışmasını gerekli kılmaktadır.
Derinliğine Bilgili Olmak :Dönüştürücü
lider olmak, bir kaç konuda derinliğine bilgili olmayı gerektiren, bir çok
konuda da bilgili olmayı gerektirir. Aristotales, Aginas, da Vinci, Kopernik,
Shakespeare, Newton, Goethe, Eintein gibi isimlere baktığımızda, liderlik
mertebesine ulaşmak için, seçilen konuda geniş ve temel bir bilgi tabanına
sahip olmak ve bu bilgiden büyük düşünceler üretmek gerektiği görülmektedir.
Yetki ve Sorumluluk Devretmek :Tüm
işletme ve kurumların tepe yönetiminde yönetici olarak görev alan kişilerin lider
olmaları ve kurumlarını dönüştürmeleri gereği daha önce de vurgulanmıştı. Lider
olmak, bir anlamda yöneticinin, yöneticilik sıfatını yetki devri yoluyla
bırakması demektir. Literatürde ve uygulamada “yetkilerin devredebileceği ve
fakat sorumluluğun devredilemeyeceği” şeklinde yaygın bir kanaat vardır. Ancak
sorumluluğun devredilemeyeceği ilkesi, yetki devrinde çekimserliğe neden
olmaktadır. Bu nedenle, yetki devrinin mutlaka sorumluluk devriyle
bütünleştirilmesi gereklidir. Yetki devri yoluyla, tüm çalışanların
güçlendirilmesi sağlanırken, sorumluluk devri ile de yetkiyi devredenlerin daha
yaygın yetki devretmesi sağlanabilecektir.
Yaratıcılık :Dönüştürücü liderde
bulunması gereken en önemli özelliklerinden birisi de yaratıcılık özelliğinin olmasıdır.
Yaratıcılık, işlemleri daha önceden yapıldığı gibi, yapmanın bir erdem
olmadığını kabul etmektir. Bir başka yönüyle yaratıcılık şu şekilde de
tanımlanabilir. “Aralarında daha önce ilişki kurulmamış, nesneler ve düşünceler
arasında ilişki kurma işidir”. Yeni fikirler üretmek, işlemleri farklı bakış
açılarından görmek, sorunları özgün yöntemlerle çözmek, açık, hızlı, meraklı ve
araştırmacı bir beyin yaratmak da yaratıcılıkla ilgilidir.
Sorun Çözme Yeteneği :Bir insanın, bir
işletmenin veya bir ülkenin güçlü olabilmesinin en somut göstergesi “problem
çözme” yeteneği”dir. Öyleyse bu dönüştürücü lider içinde geçerlidir.
Yöneticinin lider olarak farklılaşabilmesi bulunduğu ülkede, kurumda, liderliğini
kanıtlayabilmesi, kronik hale gelmiş sorunlar için üreteceği görüşlere ve
uygulamalara bağlıdır.
Hayal Gücü Yeteneği :Günümüzde,
“gerçekçi olmakla”, “hayalci olmak” arasında bir tercih yapılması gerektiğinde
ortalama kanaat “gerçekçilikten” yana olmaktadır. Ancak Postmodern bakış açısı
aksini iddia etmektedir ki, doğrusu da budur. Geleceğe gitmek, geleceği
öngörmek, geleceği bugüne taşımak hep hayal gücüyle ilgilidir. Günün
olumsuzluklarına teslim olmamak da gerçekçi olmamayı gerektirmektedir. Hayal
gücü ; “Dahili hayaller yaratma, düşünceyi görme ve planlarla hedeflerini sonuçlarını
canlandırabilme yeteneğidir.
Paradigma Erozyonuna Açık Olmak : Büyük
çaplı dönüşümler için eski fikirlerin, saplantıların tamamen terk edilmesini
gerektirmektedir. Tarihte önemli dönüm noktaları bile zamanla eskimekte ya da kabul
görmemektedir. Tarım-sanayileşmeye, saniyeşme-sanayi sonrası oluşuma, hizmet
sektörü ise bilgisayar destekli
hizmetler sektörüne dönüşmektedir.
Bir
bağlamda liderin dönüştürücü olabilmesi; saplantılı olmamasına, yerleşik
düşüncesini dönüşüm için, dönüşüm yaratmak için terk etmesine sıkı sıkıya
bağlıdır. Bir başka deyişle lider kişiliği, paradigma erozyonuna açık olmayı
gerektirmektedir.
Pozitif Bakış Açısı : Kişilerin
psikolojik kişilik açısından üç ayrı kategoride incelemek mümkündür.
a)
Negatif kişilik
b)
Nötralize kişilik
c)
Pozitif kişilik
Negatif
kişilik, her şeye eleştirel yaklaşıp, tembel, çözüm üretmeyen kişiler için
geçerlidir. Nötralize kişilik, bir başkasına bağlı olmayı, yanlış yada da doğru
olmasına bakmaksızın verileni yapmayı ifade etmektedir. Pozitif kişilik ise,
her şeye eleştirel bakan, buna karşın alternatif üreten, eksiği gören ve fakat
tamamlanması için görüş üreten analiz yapan kişiler için kullanılabilmektedir.
Bu
kategori içerisinde dönüştürücü lider için geçerli olan kuşkusuz “pozitif”
kişiliktir. Dönüştürücü lider, eleştirel söylem kültürüne sahip olmalı,
eksiklikleri görebilmeli, mükemmeliyetçi bir bakış açısına sahip olmalıdır.
Cesaret ve Korkuyla Yüzleşmek :Olumsuzlukları ortadan kaldırmak,
olumsuzlukları ısrarlı bir şekilde seslendirmek, mevcut düşüncelere direnmek,
yapıları değiştirmek, dönüştürmek, kuşkusuz cesareti gerektirir. Öyleyse bu da
liderin, dönüştürücü liderin özelliği olmalıdır.
SONUÇ
Günümüzde “değişim” birçok kişinin ,
işletmelerin, örgütlerin ve hatta siyasi parti ve liderlerinin sloganı haline
gelmiştir. Evrendeki değişme ve yeni oluşumlar kaçınılmazdır. Çünkü örgütler
gerek çevresinden gerekse kendi yapısından kaynaklanan bir çok değişim baskısı
altındadır. Bu değişim baskısı evrimsel olabilir, devrimsel olabilir, olumlu –
olumsuz olabilir. Yani kısaca değişim kaçınılmaz bir olgudur. Bu değişimlerde
lidere düşen görev ise çevresel belirsizlikleri ve tehlikeleri fırsatlar haline
dönüştürmek için örgütsel koşulların hazırlanması, fiziki ve insani kaynakların
sağlanması ve bunların etkin bir biçimde yönlendirerek harekete geçirilmesidir.
Örgütte köklü değişimleri gerçekleştirmeyi amaçlayan bu sürecin yerine
getirilmesinde dönüştürücü liderler yaşamsal bir öneme sahiptir.
Kriz ve yeniden yapılanma dönemlerinde gerekli
örgütsel koşulların hazırlanmasında ve direncin önüne geçimlesin de , dönüştürücü
liderin karizması, idealleşen etki ve davranışları, telkin etme yetenekleri,
bireye önem veren bireysel destek unsurları ve entelektüel uyarıcı güçleri çok
etkili olmaktadır. Bu doğrultuda dönüştürücü liderler, örgütün dönüşümü,
canlandırılması, yenilenmesi sürecinde , kararlılıkla geleceğe dönük bir vizyon
oluşturur, izleyicilerin değişim süreci içinde yer almasını sağlar ve değişimin
kurumsallaştırılması ile görevi sona erer. Örgütler ancak bu şekilde başarısını
devam ettirebilir ve her türlü kriz ve rekabet ortamında, zaman çarkına karşı
mücadele vererek hayatta kalabilirler.
KAYNAKÇA :
1.
AKDEMİR, Ali, 1998,"Vizyon Yönetimi",Bayrak
Matbaası İstanbul,Avrupa İnsan
Kaynakları Merkezi, İzmit
2.
AKTAN, Coşkun Can, 1999, "Toıplumsal Dönüşümve
Türkiye", Milliyet Yayınları, İstanbul
3.
ARGÜDEN, Yılmaz, 2004, "Değişim
Yönetimi",ARGE Danışmanlık Yayınları No : 06, İstanbul
4.
AYDEMİR, Süleyman Ruhi, "Kurumsal Etkinlikte
Anahtar Bir Kavram Örgütsel Değişim",Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Kontr.
5.
CEYLAN, Canan, "Mentorluk İlişkilerine Farklı Bir
Yaklaşım", Uludağ Üniversitesi
6.
COVEY S.,1997,"Değişimin
Anahtarları",Executive Exellence
7.
DEMİRCİ, Ö.Kemal,2000, "Dönüştürücü
Liderlik", Azerbaycan İktisat Ünv. Dergisi,Sayı : 6
8.
DESS, Gregory G.,PİCKENS Joseph, 2000, "Changing
Roles: Leadership In The 21 Century", Organizational Dynamics, Vol. 78
9.
DRUCKER, Peter F.,1999,"21. Yüzyıl İçin Yönetim
Tartışmaları", Çev: İrfan BAĞÇIVAMGİL, Gülenay GORBON, Epsilon Yayınları,
İstanbul
10.
EDDEN, James Judi,2001,"Uzun Saplı Gelincik",
Çev.: Ayşe Bilge DİCLELİ, MESS Yayınları, İstanbul
11.
ERASLAN, Levent,"Liderlikte Postmodern Bir
Paradigma Dönüştürücü Liderlik",Ankara Ünv. Eğitim Bilimleri Fak.
12.
EROĞLU, Feyzullah,1998,"Küreselleşme Sürecinde
Yönetim Krizi ve Çözüm Yolları", Berikan Yayınları, Ankara
13.
HAZIR, Köksal, 2003,"Değişim Yönetimi Etkinliğinde
Vizyon Belirginliğinin Önemi", Kara Harp Okulu Bilim Dergisi,1/4
14.
http://www.insankaynaklari.com/cn/ContentBody.asp?BodyID=75
15.
HUSSEY de, 1997, "Kurumsal Değişimi
Başarmak", Çev : Tülay SAVAŞER, Rota Yayınları, İstanbul
16.
İZGÖREN, Ahmet Şerif,2001, "Geleceğin
Organizasyonunu Yaratmak",Akademyplus Yayınları, İstanbul
17.
KOÇEL, Tamer,2001,"İşletme Yöneticiliği",Beta
Basım YayımDağıtım, İstanbul
18.
KÜÇÜKYUMUK, Mehmet, "Çağdaş Yönetimler (Örgütsel
Değişim)", Başkan Danışmanı Halkla İlişkiler
Yönetmeni,m.kucukyumuk@mynet.com
19.
MAŞRAP, Akın,1999,"Yaratıcı Liderlik",Öncü
Limited,Ankara
20.
MESİTİ, Pat,1996,"Hayalleri Olanlar Asla
Uyumazlar",Çev. : Elmas Canan KARDERİN, Sistem Yayınları, İstanbul
21.
ÖZALP, İnan, ÖCAL, Hülya, 2000,"Örgütlerde
Dönüştürücü (Transformational) Liderlik Yaklaşımı", Balıkesir Ünv.
Sos.Bil.Enst.Dergisi,Cilt:3,Sayı:4
22.
ÖZKAN,Yelda,2004,"İşletmelerde Değişime Direnme ve
Çözüm Yöntemlerinin İncelenmesi", Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları
Dergisi, Cilt : 6 , Sayı : 1
23.
ÖZKARA, Balkıs,1999,"Evrimci ve Devrimci Örgütsel
Değişim",Afyon Kocatepe Üniversitesi, Afyonkarahisar
24.
SENGE, Peter,1993, "Beşinci
Disiplin",Çev.Ayşegül İLDENİZ,Ahmet DOĞUKAN, YKY 2.Baskı, İstanbul
25.
SEVİNÇ, Erdener,Eylül 2003,"Dönüştürücü Liderliğin
İşletme Başarısındaki Rolü", A.K.Ü.,Sos.Bil.Enst.Yüksek Lisans Tezi
26.
ŞİMŞEK, M.Şerif,1999,"Yönetim ve
Organizasyon",Nobel Yayınları5.Baskı,Ankara
27.
TABAK, Akif, 2001,"Tarihsel Gelişim İçerisinde
Liderliğin Tanımları ve Liderlik Kavramının Günümüzdeki Yeri", Kara Harp
Okulu Bilim Dergisi, 2001/2
28.
TENGİLİMOĞLU, Dilaver, 2005,"Kamu ve Özel Sektör
Örgütlerinde Liderlik Davranışı", Elektronik Sosyal Bilgiler Dergisi,
www.e-sosder.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder