10 Nisan 2015 Cuma

İşitme Engelliler İçin Eğitsel ve Fiziksel Düzenlemeler



Hubeyb KÖSE 090110044 TEB 4/2 Özel Eğitim Dersi Vize Ödevi


İçindekiler


İşitme Engelliler İçin Eğitsel ve Fiziksel Düzenlemeler. - 1 -


Tanım.. - 2 -


Nasıl İşitiyoruz. - 2 -


Tanılama ve Değerlendirme. - 3 -


Sınıflama. - 5 -


Eğitimde Kullanılan İletişim Yöntemleri - 7 -


İşitme Engelli Çocukların Eğitiminde Düzenlemeler. - 8 -


A) Fiziksel Düzenlemeler. - 9 -


Sınıfın Düzenlenmesi - 15 -


Eğitim Ortamının İşitme Engelli Çocuğa Özgü Düzenlenmesi - 16 -


Kaynaştırma Ortamlarında Bulunması Gereken Fiziksel Özellikleri - 17 -


B) Eğitsel Düzenlemeler. - 20 -


İşitme Engelli Çocuğun Okuldaki Gereksinimleri - 20 -


Sınıfta İletişimi Kolaylaştıran Teknikler. - 21 -


Bireysel Planlamanın Yapılması - 22 -


İşitme Engelli Bireylerde Kaynaştırma Eğitimi - 23 -


Kaynaştırmayı Başarıya Ulaştıran Etmenler. - 24 -


Destek Özel Eğitim Hizmetleri - 27 -


Türkiye'de İşitme Engelli Çocukların Eğitimleri - 28 -


KAYNAKÇA; - 29 -




İşitme Engelliler İçin Eğitsel ve Fiziksel Düzenlemeler




Tanım


Eğitim alanında işitme engeli terimi, özel eğitim hizmetlerini gerektiren işitme özürleri için kullanılmaktadır. Özel eğitim alan çocukların pek çoğunda ise işitme kalıntısı bulunmaktadır. İşitme kalıntısı, işitme duyusunda sesleri analiz edip, işitme siniri yoluyla beyindeki işitme merkezine gönderen, hasar görmüş fakat canlı kalmış bir alan için kullanılmaktadır.




Nasıl İşitiyoruz


İşitmezlik ile ilgili bazı terimlerin daha iyi anlaşılabilmesi için bu bölümde işitme duyu organımız hakkında çok kısa bilgiler verilmiştir. Bu bilgiler ayrıca işitmezliğin yarattığı bazı sorunları daha iyi anlamamıza da yardımcı olacaktır. İşitme duyusunu oluşturan birçok eleman üç bölüm içinde ele alınmaktadır: dış kulak, orta kulak ve iç kulak.


• Dış Kulak


Dış kulak, kulak kepçesi ve kulak kanalından oluşur ve kulak zarı ile sonlanır. Kulak kepçesi ses dalgalarını toplar ve kulak kanalına yöneltir. Ses dalgaları, kulak kanalı içinde basınç değişiklikleri yaratarak kulak zarının titreşmesine neden olur ve kulak zarı titreşimlerin orta kulağa aktarılmasını sağlar.


• Orta Kulak


Orta kulak, esnek bir yapıya sahip olan kulak zarının arkasında kalan hava dolu bir alan ve bu alanda yer alan üç küçük kemikçik zincirinden oluşmaktadır. Bu kemikçikler çekiç, örs ve üzengi adları ile bilinmektedir. Çekiç kulak zarı ile sürekli temas halindedir. Örs, bir yandan çekiç ile ve diğer yandan da üzengi ile bağlantı halinde olup, oval pencere üzerine gelmektedir. Kulak zarının titreşimleri, orta kulak boşluğu içindeki kemikçik zincirinin titreşmesi ile oval pencereye aktarılır.






• İç Kulak


İç kulak bu bölümler arasında en karmaşık ve işitme için de en önemli olanıdır. Orta kulak ile iç kulak arasındaki bağlantı, üzengi kemiği ve oval pencere arasındaki bağlantı ile sağlanır. İç kulak, içi sıvı dolu karmaşık tüplerden oluşmaktadır. Bu yapılardan bir bölümü işitme duyumuz ile ilgilidir ve koklea adını almaktadır. Diğeri ise denge duyumuz ile ilgilidir. Bu nedenle iç kulak işlevlerine göre iki bölüme ayrılabilir: vestibüler sistem ve koklea. Vestibüler sistem dengeden sorumludur. İşitme ile ilgili en önemli organ ise içi sıvı dolu kokleadır. Bu salyangoz biçimindeki organın içinde, çok duyarlı sinir uçları bulunur ve bunlar seslerin perde (tizlik-peslik) özelliğine duyarlıdırlar. Bu sinir fiberleri kokleadan çıkarken bir bölük halinde işitme sinirini oluşturmakta ve bilgileri beyine iletmektedir. Normal işlev gören bir kulakta üzengi hareket ettiğinde, oval pencereyi içe doğru hareket ettirmekte ve kokleadaki sıvının akışını sağlamaktadır. Bu sıvının hareketi ile tüylü hücrelerinin hareketlenmesi, mekanik titreşimin elektrik akımına dönüşümünü başlatan uyarıcıdır. Koklea sinirinin uyarımı ile elektriksel uyarılar beyine gönderilmekte, bunun sonucu olarak ses işitilmektedir. Sesin işitme mekanizması içindeki iletiliş biçimi göz önüne alındığında, bu mekanizmanın dış ve orta kulaktan oluşan bölümü, oval pencere dâhil olmak üzere, iletim yolları; buradan ilerideki bölüm ise, koklea ve beyindeki merkeze kadar olan işitme siniri dâhil olmak üzere, duyu-sinirsel yollar olarak adlandırılmaktadır.




Tanılama ve Değerlendirme


Son yıllarda gelişmiş ülkelerde doğuştan işitme kaybının erken teşhis edilebilmesi için yeni doğan işitme taramaları uygulanmaktadır. Ülkemizde 2004 yılında başlatılan “ulusal yeni doğan işitme taraması kampanyası“ ile tüm bebeklerin doğum hastanelerinden taburcu olmadan önce, işitmeleri güvenli ve doğru olarak test edilmektedir. Tarama sonrası işitme kaybı riski saptanan bebeklere, hastanelerin odyoloji bölümlerinde ileri işitme testleri yapılmakta ve işitme özrü tanısı konan bebeklerin en geç 6 aylıkken işitme cihazı kullanması sağlanmaktadır. İşitme duyarlılığı ölçümü odyometre (işitölçer) denilen araçlarla yapılmaktadır. Bebek ve çocuklara uygulanan işitme testleri şunlardır:






 Otoakustik emisyon testi: İç kulaktaki işitme sisteminin fonksiyonu hakkında bilgi verir. Tek başına tanı koymak için yeterli değildir. Bu testi geçemeyenlere ileri odyolojik tetkikler uygulanır. Test uygulanırken bebek, uyku hâlinde veya sakin olmalıdır. Bebeğe hiçbir zararı olmayan, acı vermeyen ve bir kulak için toplam 2–3 dakika süren bir yöntemdir. Kulağa yerleştirilen bir proptan ile ses verilerek bu sesin işitme sinirinden geri yansıması kaydedilir.






 İşitsel beyin sapı cevabı testi: Bu test, işitme merkezine kadar uzanan işitme sinirinin sese, ne derecede yanıt verdiğini tespit etmek amacıyla uygulanır. Test sırasında çocuk ilaçla uyutulur. Kulak arkası ve alın temizlenerek elektrot uçları yerleştirilir. Küçük bir mikrofonla kulağa çeşitli şiddetlerde ses verilir. Bilgisayarla işitme sinirinin cevabı kaydedilir.






 Davranış testi: Çocuğun cevap verdiği en düşük ses şiddeti seviyesini tespit ederek, işitme derecesi saptanır. Ses geçirmeyen özel odada çocuk, annesinin kucağına oturur. Hoparlörden çeşitli şiddetlerde ses verilerek tepkisi gözlenir. 12Çocuğun yaşı uygunsa odyolog bir oyun öğreterek testi uygular ve çocuğun işitme düzeyini belirleyerek odyograma kaydeder.






 Timpanometri testi: Orta kulağın fonksiyonunu değerlendirmek için uygulanır. Kulağa yerleştirilen plastik uçlu prop ile hava basıncı verilerek, kulak zarı ve kulak kemikçiklerinin işlevi hakkında bilgi edinilir. Orta kulakta sıvı varsa tespit edilir. İşitme testleri ses geçirmeyen özel odalarda, kulaklık veya hoparlörler ile yapılır. İşitme kaybının derecesini ve tipini belirlemek amacıyla yapılan testlerin sonuçlarının gösterildiği tabloya odyogram denir. Dikey ve yatay iki doğrudan oluşur. Dikey doğrular sesin frekans değerlerini belirtir. Yatay doğrular ise sesin şiddetini belirtir. İşitme cihazları sesin şiddetini artırarak, kişinin sesi fark etmesini sağlar ancak işitme kaybını düzeltmez. Var olan işitme kalıntısının en etkili biçimde kullanılmasına yardım eder. Odyolojik değerlendirmeler tamamlandıktan sonra engelli için en uygun işitme cihazı seçilir. İşitme cihazları mikrofon, yükseltici ve alıcı olmak üzere üç kısımdan oluşur. Birçok türü vardır. Bunlar; cep tipi işitme cihazları, kulak arkası işitme cihazları, kulak içi işitme cihazları, kanal içi işitme cihazları, koklear implant (biyolojik kulak), FM sistemli telsiz cihazları şeklinde sıralanabilir.




Sınıflama





İşitme engeli konusunda pek çok sınıflandırma sistemi bulunmaktadır. Bunlar içinde en yaygın olarak, işiten-işitme engelli, işitmeyen-ağır işiten ayırımları kullanılmaktadır. Ancak bu kategoriler farklı alanlardaki uzmanlar tarafından farklı biçimlerde tanımlanmaktadır. En büyük görüş ayrılığı fizyolojik yaklaşımı olanlar ile eğitim yaklaşımı olanlar arasındadır.


Fizyolojik yaklaşımı olanlar işitmenin ölçülebilir derecedeki kaybı ile ilgilenmektedirler. Bu görüşe göre yapılan bir sınıflandırma, yukarıda verilen tanımdan da farklı olarak; belirli bir yükseklik seviyesindeki sesleri işitemeyen çocukları işitmeyen olarak; diğerlerini ise ağır işiten olarak kabul etmektedir. Diğer bir sınıflandırma ise, işitme testleri sonucuna göre yapılan derecelendirmedir. Eğitim yaklaşımı olanlar ise, işitme kaybının çocuğun konuşma ve dil geliştirme yeteneğini ne derecede etkileyeceği ile ilgilenmektedir. İşitme kaybı ile dil gelişimindeki gecikme arasındaki yakın ilişki nedeniyle, eğitim uzmanları sınıflandırmayı konuşma dili yeterliliğine göre yapmakta; eğitim ve cihazlandırma sonucu ana dilini ve konuşma becerilerini işlevsel yeterlilikte kazanmış bireyler için ağır işiten, bunları hiç kazanmamış ve sözlü iletişimde bulunamayan bireyler için işitmeyen terimini kullanmaktadırlar. Günümüzde elektronik teknoloji alanında kaydedilen gelişmeler sonucu işitmenin ölçümünde ve işitme kayıplarına uygulanan işitme cihazlarında çok önemli gelişmeler olmuştur. Bu nedenle, işitme kayıpları işitmeyen kategorisine giren birçok çocuğun, sağlanan erken girişim ve erken eğitim hizmetlerinin de bir sonucu olarak


ağır işiten kategorisindeki çocuklar gibi konuşma ve dil geliştirmekte oldukları görülmektedir. Özellikle işitme ölçümünü yapan uzmanlar ve işitme engelli çocuk eğitimcileri, bu gelişmeler karşısında çocukları başlangıçtan bu tür sınıflandırma ile etiketlemek yerine, işitme kaybının derecesini odyolojik ölçümlere göre belirleyerek, hafif derecede kayıp, orta derecede kayıp, ileri derecede kayıp ve çok ileri derecede kayıp gibi terimlerle belirtmeyi yeğlemektedirler. Konuşmayı öğrenme ve ana dillerini geliştirme, uygun eğitim olanakları ile zaman içinde, belki her çocuğun kendi bireysel özellikleri ile de farklı hız ve düzey gösteren, ancak işlevsel düzeyde kazanabileceği bir beceri olarak düşünülmektedir. Dil ediniminde bireyden bireye farklılık yaratan diğer önemli bir durum, işitmezliğin oluş zamanıdır. Dilöncesi işitmezlik ve dilsonrası işitmezlik terimleri bu ayırımı belirtmektedir. Doğum anında var olan ya da hayatın ilk yılı içinde, konuşmayı ve dili geliştirmeden önce oluşan bir işitme kaybı için dilöncesi işitmezlik; konuşmayı ve dili geliştirdikten sonra meydana gelen bir işitme kaybı için dilsonrası işitmezlik terimleri kullanılmaktadır. Hayatın ilk yılları içinde alıcı dil gelişimine giderek daha fazla önem verildiğinden, dilöncesi işitmezlik ve dilsonrası işitmezlik arasındaki ayırım zamanı erken yaşlara çekilmektedir. Daha önceleri dilöncesi işitmezlik yaş sınırı üç yaştan önce olarak belirlenirken, günümüzde bu sınır için 18 ay, hatta 12 ay olarak önerilmektedir. İşitmezliğin sınıflandırılması diğer bazı özelliklere göre de yapılabilmektedir. Bu sınıflandırmalar, izleyen konuların ilgili bölümleri içinde yer almıştır.






Eğitim Yaklaşımları


İşitme Özürlülerin Eğitim Seviyesi








Eğitim Durumu


Sayı


Yüzde



Okuryazar değil


99.949


36,8



Okuryazar fakat bir okul bitirmemiş


44.271


16,3



İlkokul


82.566


30,4



İlköğretim


5.160


1,9



Ortaokul


16.024


5,9



Orta ve dengi meslek


1.086


0,4



Lise


12.494


4,6



Lise ve dengi meslek


4.889


1,8



Yüksekokul veya fakülte


4.889


1,8



Yüksek lisans, doktora


272


0,1



Toplam


271.600


100







İşitme engelli çocukların eğitimleri ile ilgili temel konular, eğitimde kullanılan iletişim yöntemleri, işitmeye yardımcı araçlar, yönetsel düzenlemeler, işitme engelli çocuğun okuldaki gereksinimleri alt başlıkları altında açıklanmıştır.
Eğitimde Kullanılan İletişim Yöntemleri


İşitme engelli çocuğun eğitimi ile sorumlu öğretmenin karşılaştığı en önemli sorun, öğrencisi ile nasıl iletişim kurması gerektiği ve ona da başkaları ile iletişim kurmayı nasıl öğreteceğidir. İşitme engelli çocuklara iletişim becerilerinin kazandırılmasında bilinen ve izlenen iki temel yaklaşım vardır.


ü Sözlü Dil Kullanan İletişim Yöntemleri


ü İşaret Desteği Kullanan İletişim Yöntemleri


Bu yaklaşımlar aşağıda kısaca açıklanmaktadır.


v Sözlü Dil Kullanan İletişim Yöntemleri






• Yapısal Sözel/Oral Yöntem


Bu yöntemde, dilin öğretilebileceği ve öğretilmesi gerektiği düşüncesi ile yapılandırılmış dil, belli kalıplar ile ve belli bir sıra ile çocuklara öğretilmektedir. Bu yapılandırma, konuşma eğitimi, eklemleme çalışmaları, işitme eğitimi, dudak okuma eğitimi, dil ve okuma eğitimi başlıkları altında çeşitli çalışmaların tümünü kapsamaktadır. Çalışmalar, dilin öğretilmesi gerektiği düşüncesine göre yürütülür.


• Doğal İşitsel/Sözel Yaklaşım


Bu yöntem, işitme engelli çocukların da ana dillerini aynı işiten çocuklar gibi kazanabileceğini ve etkileşimci bir ortam sağlandığında, daha yavaş hızda fakat işiten çocuklar gibi dili edinebileceklerini savunmuştur. Doğal İşitsel/Sözel Yaklaşım için işitme cihazlarının kullanımı, bir önkoşuldur. İşitme cihazlarının en iyi durumda kullanımı, işitmenin maksimum kullanımı için yine bir önkoşuldur. Bu çocukların yerleştirildiği eğitim ortamlarında işitme kalıntısının gerçekten maksimum düzeyde kullanılıyor olması için gereken tedbirlerin alınması gerektiğini savunur.


• İşitsel Yaklaşım/Tek Duyulu Yöntem


Sözel iletişim eğitiminin yalnız işitme ile başarılacağını savunan bu yöntemin amacı, işitme’yi erken yaşlarda işitme engelli çocuğun kişiliği ile bütünleştirmektir. Bunun için işitme kaybı çok küçük yaştan tanılanmalı ve derhal çocuk cihazlandırılmalıdır. Doğal İşitsel/Sözel Yaklaşımdan en önemli farkı, eğitimde dudak okumaya yer vermemesi ve yalnızca cihazlandırılmış olan işitme duyusunu hedef almasıdır.


v İşaret Kullanan Başlıca İletişim Yöntemleri


• İşaret Dili: El ile yaratılan ve ulusal ya da yerel belli işaretleri kullanan görsel bir iletişim sistemidir. Konuşma dilinden ayrı, söz dizimi farklı ve kendi kuralları olan bir dildir.


• Parmak Alfabesi: Alfabedeki her harf karşılığı parmakların değişik pozisyonlar alması ile sözcüklerin ve cümlelerin ifade edilmesidir.


• Tüm İletişim: Tüm İletişim, sözel, işitsel, yazılı ve işarete dayalı tüm elemanları birlikte kullanmaya dayanan bir eğitim yöntemidir. Ancak işaret dili kullanımına ağırlık verilmektedir.




İşitme Engelli Çocukların Eğitiminde Düzenlemeler

















A) Fiziksel Düzenlemeler


İşitme engelli öğrencileriniz sizden ders geçme, devamsızlık ya da kolayca başarılı not alma konusunda ayrıcalık beklememektedir; muhakkak her öğrenci grubunda olduğu gibi bu öğrenciler arasında da kolaycılığa kaçanlar olacaktır; ama size düşen görev onlara, onların gereksinimlerini dikkate alarak ulaşıp dersinizi anlatmanız, pratik uygulamaları yaptırmanız, derse tam katılımlarını sağlamanız ve en sonunda da bilgi ve becerilerini onlar için uygun olan şekilde ve yeterli sürede sınayarak başarılı ya da başarısız olduklarını söylemenizdir.
İşitme engelli öğrencilerin olduğu bir genel sınıf, alanı işitme engelliler özel eğitimi olan bir uzman öğretmen tarafından düzenli olarak ziyaret edilmelidir. Eğer işitme engelli öğrenciniz doğal işitsel-sözel yolla sizinle yeterli iletişim kuramıyorsa, dersleri takip etmekte zorlanıyorsa mutlaka sınıfta bir işaret dili tercümanı (İDİT) bulunmalıdır. Bu gibi öğrencilerin olduğu sınıflarda ve hatta işitme cihazıyla rehabilite olmuş ve doğal işitsel-sözel yöntemi kullanan işitme engelli öğrencilerin olduğu sınıflarda öğrencilere ders notu temin etmenizin gerekli olduğunu akılda tutmalısınız (dersin kaynak kitabının olması, ders notunun yerine geçmeyecektir); bunun için bir diğer öğrenciden “not alıcı” olarak yararlanabileceğiniz gibi dersteki konuşmaların dijital kaydını alıp ebeveynlere yollamak gibi pek çok alternatifi kullanabilirsiniz.
Eğer işitme engelli öğrencinize dil ve yöntem olarak ulaşabiliyorsanız (ya da ulaşmanızı sağlayan tercüman ve/veya ‘not alıcılar’ varsa) ve onun yetersizliğinden dolayı olan farklılıklarının farkındaysanız, onun diğer öğrencilerinizden daha az başarılı olacağı şeklinde bir ön yargıyla hareket etmemelisiniz.
Sınıf içinde dikkat etmeniz gereken bazı hususlar aşağıda özetlenmiştir:


1. Unutmayınız ki, ilkokul aşamasına gelene kadar doğal işitsel-sözel yöntemle anlaşmayı başaramayan bir çocuğa, ne kadar zorlarsanız zorlayın, doğal konuşmayı öğretemezsiniz. Zaten sizin göreviniz de bu değildir. Sizin göreviniz ona o ders programında belirtilen bilgileri aktarmak ve uygulamaları yaptırmaktır. Ülkemizde işitme engelli meslek lisesi öğrencilerinin genel meslek liseleriyle bir arada eğitim aldıkları da bir gerçektir (bilimsel olarak da doğrusu budur). Üniversitelerde de aynı durum söz konusudur. Bu okullarda sınıfınızdaki işitebilen ve konuşabilen öğrenciler gibi işitemeyen ve konuşamayanlara da ders anlatabilir ve pratik yaptırabilirsiniz; sadece işitme engelli çocuğun farklılıklarını anlamanız, onun ihtiyaçlarına göre davranmanız ve ona ulaşabilecek bir iletişim yöntemi temin etmeniz gereklidir. Siz işaret dili bilmeye bilirsiniz; bu sınıfta ders verebilmeniz için sizin “özel eğitimci” olmanız da gerekli değildir. Gerekli olanlar izleyen maddelerde sıralanmıştır; size düşen öncelikle bu maddelerdeki gereksinimleri bilmek, sizin yapmanız gerekenleri uygulamak dışarıdan temin edilmesi gerekenlerin de bir an önce temini için okul idaresi, okul aile birliği (işitme engelli veliler dâhil), diğer kamu kuruluşları ve sivil toplum yardımıyla çaba göstermektir.


2. İşitme engelli olup doğal konuşma yeteneğini geliştirememiş öğrencilerden oluşan bir sınıfa ders veriyorsanız ya da sınıfınızda bu şekilde öğrenci varsa, bu öğrencilerin ana iletişim dilinin işaret dili olduğunu bilmelisiniz. Bu bağlamda bu öğrencilere ders anlatırken (eğer siz dersi işaret dilinde vermiyorsanız) sınıfta mutlaka İDİT ve not alıcı bulunmalıdır. Okul idaresinin bu gereksinimi mutlaka karşılaması için çaba gösteriniz (sınıfta bir İDİT bulunması işitme engelli öğrenciye dersi aktif olarak takip edebilme ve sınıf ortamında olup bitenleri “sesli-canlı” olarak izleyebilme şansını verecektir; İDİT sayesinde sadece dinlemeyecek aynı zamanda diğer öğrenciler gibi ders sürecine aktif olarak katılacaktır. Ancak; yine de not almada sorunlar yaşayacaktır. Bu nedenle “not alıcı” – not alma olanağı yaratılması”, başlangıçta bir işitme engelli öğrenci için en önemli gereksinim ve nispeten de çözümü daha kolay bir sorundur).
a. En iyi İDİT’in işitme engelli öğrencinin devam ettiği programı bitiren ve (mümkünse aynı alandaki yüksekokulu da bitirmiş) bir CODA (Child Of Deaf Adult, işitme engelli ebeveynden doğmuş işitebilen çocuklar) olduğunu unutmayınız.
b. Not alıcıları sınıf içinden kendinizin de temin edebileceğinizi unutmayınız. Başarılı ve iyi not tutan bir diğer öğrenciden işitme engelli arkadaşlarıyla notlarını paylaşmasını isteyiniz; bu öğrencinin bu görevi yapması için okul idaresiyle görüşerek o öğrenciye maddi ya da manevi bir teşvik sağlayınız. (unutmayınız ki, bugün, “not alıcı” olarak işitme engelli arkadaşına yardım eden genç, eğer işaret dili öğrenme konusunda kendisini motive eder ve işitme engelli arkadaşı sayesinde işitme engelliler kültürünü de özümserse, ileride bir İDİT veya öğretmen olarak işitme engelliler sınıflarında çalışma şansı bulacaktır).
c. Dersteki anlatımınızın dijital ortama kaydedilmesine izin veriniz; ya da siz kaydediniz ve öğrencinin o günün dijital kayıtlarını eve götürmesine izin veriniz. Bu şekilde işitme engelli öğrencinin ailesine, çocuğuna ders çalıştırma ya da anlattıklarınızı yazılı metne çevirme olanağı vermiş olursunuz. (Bu yöntem; işitme engelli öğrencinin sizin anlatımınızı tam takip edebilmesi ve sınıf içindeki konuşmaları da izleyebilmesi açısından son derece yararlıdır; “b” ve “d” alt maddelerindeki diğer durumları sağlamış bile olsanız, bu uygulamanın bu yönden ayrı bir değeri vardır.)
d. Mutlaka ders notlarınızı hazırlayıp işitme engelli öğrencilerinize veriniz. Bu notların çok mükemmel, bir kitap ya da seminer formatındaki kadar iyi, hazırlayamamış olmanız sizi bu eylemden vazgeçirmesin. Çünkü (o dersin ya da pratiğin kaynak kitabı olsa bile) sizin ders notlarınız işitme engelli öğrenci için son derece önemlidir. Ders notlarınızı bir ders öncesinden ya da dönem başında vermeniz çok daha yaralı olacağını da akılda bulundurunuz.


3. Dersi ister lisede isterseniz üniversitede anlatıyor olun, işitme engelli öğrencilerin bir kısmında okuma-yazma yetersizliği vardır; bu gibi öğrencileriniz için okul idaresiyle görüşerek okuma-yazma yeterliliklerini geliştirici özel bir program hazırlanması için çaba gösteriniz (unutmayınız ki okuduğumuz ve yazdığımız dil, konuşma dilinden gelişmiştir; onların kullandığı işaret dili ise farklı bir gramer ve yapıya sahiptir ve ülkemizde okulöncesi ve ilköğretim safhalarında yapılan uygulamalar işaret dili destekli değildir; bunun sonucunda doğal işitsel-özel yolla eğitim şansını kaçırmış işitme engelli gençler aynı zamanda doğru bir yaklaşımla okuma-yazma öğretilmemiş gençlerdir. Mevcut olan okuma-yazma sorunları onların yetersizliğinin bir parçasıdır, ama farklılıklarının farkında olmayan eğitim sistemimizin o ana kadar çözmek için uğraşmadığı bir yetersizliktir; o anda dahi olsa bu yetersizliğe yönelik özel bir program uygulanmasını sağlamınız bu anlamda çok büyük bir değer taşıyacaktır).


4. İlk derste, öncelikle ders ve uygulama programınızın ana hatları hakkında bilgi veriniz. Dersi genel olarak nasıl işleyeceğiniz ve neler kullanacağınız hakkında açıklamalarda bulununuz.


5. Aynı açıklamaları her ders ve her aktivitenin başlangıcında da, o derse-aktiviteye özel olarak, tekrarlayınız.
6. Ele alacağınız konu, önceden ele aldığınız bir başka konunun devamıysa, mutlaka o konuyu ya da dersi hatırlatacak bir giriş yapınız.


7. Mümkün olduğunca görsel materyal kullanarak konuları –pratik uygulamalar dâhil- izah etmeye çalışınız.


8. Arkanızı dönerek konuşmayınız; yazı yazarken ya da sınıf içinde dolaşırken konuşmayınız; işitme engelli öğrenci her zaman dudaklarınızı görmek isteyecektir. Bu maksatla işitme engelli öğrencilerin olduğu sınıflarda, mutlaka, sizin onlara yüzünüz dönükken tahtaya yazdıklarınızın yansımasını sağlayacak bir tepe-göz sisteminin olması gerekir.


9. Mutlaka konuşmaya başlayacağınızı daha önceden belirlediğiniz bir işaret ile sınıfa belli ediniz.


10. Bir işitme engelli öğrenciye doğrudan hitap edeceğiniz zaman, konuşmaya başlamadan önce, öğrencinin dikkatinin sizin üzerinde olduğundan emin olunuz; gerekirse bir işaret ile ya da sadece omzuna dokunarak dikkatini size vermesini sağlayınız.


11. Mümkün olduğunca çok işaret dili öğrenmeye çalışınız.
a. Öğrencilerinizin işaret dillerindeki isimlerini öğrenmeye çalışınız. Mümkün olduğunca konuşmanız içinde muhatap olduğunuz öğrenciyi işaret dilindeki ismiyle ifade etmeye çalışınız; bu öğrencilerinizle aranızda daha sempatik bir ilişki kurmanızı sağlayacaktır.
b. Özellikle acil durumlarda kullanılacak işaretleri bir an önce öğreniniz.
c. Size ve diğer öğretmenlerin / öğretim üyelerinin işaret dilindeki adını ve derslerin işaret dilindeki adını da öğrenmeniz onların aralarındaki diyalogları takip etmeniz ve yanlış yönlenmeleri önlemeniz açısından faydalı olacaktır.


12. Diğer öğrencilerin işitme engeli, işitme engelliler ve işaret dili hakkında bilgi sahibi olmasını sağlayınız. Sınıfta karşılıklı bir saygı ve anlayış kültürü oluşmasını hedefleyiniz.


13. İşitme engelli öğrenciler için en uygun sınıf düzeni ‘U’ veya ‘hilal’ tarzındaki bir oturma düzenidir; karma sınıflarda ve pratik uygulamalarda bu düzeni korumak her zaman mümkün olmayacaktır. Bu şartlarda dahi, mümkün olduğunca herkesin birbirini görebileceği bir oturma veya çalışma düzeni oluşturmaya çalışınız. En azından sizin ve işitme engelli öğrencileriniz ile o sırada bir uygulamanın demonstrasyonunu yapan öğrencinin birbirini görmesini sağlayınız.


14. İşitme engelli öğrenciye eşlik eden bir İDİT varsa, bu kişinin sizinle (veya demonstrasyonu yapanla) işitme engelli öğrenci(ler) aranızda olmasına dikkat ediniz; ancak oluşacak üçgende herkesin birbirinizi görmesinin son derece önemli olduğunu unutmayınız.


15. Pratik uygulamalar sırasında, kullandığınızın cihazların olası tehlikelerini mutlaka önceden izah ediniz ve işitme engellilerin anladığından emin olunuz. Sınıfınızda İDİT yoksa bile, bu uygulama için mutlaka bir İDİT’den yardım isteyiniz. Ya da güvenlik uyarılarını içeren işaret dilinde birer video hazırlayınız ve program başında işitme engelli öğrencilerinizle birlikte seyrederek izahatta bulununuz. (Bu gibi uygulamalar sırasında işitme engelli öğrenciyi sadece seyirci olarak tutmanız ve ‘sen dur, ben sana zaten geçmen için gerekecek notu veririm’ şeklindeki bir uyguma, en yanlış tutum olacaktır; öğrenci sadece izole olmakla kalmayacak, bazı şeyleri yapmadan da geçebileceği yargısı onu başka benzer arayışlara da itecek ve ayrıca işitme engelli öğrencilerin daha eksik-yetersiz pratikle yetiştiği yargısının yayılmasına yol açacağı için de onların okul sonrası iş bulmalarına kadar uzayan bir dizi süreci olumsuz etkileyecektir).


16. Yanınızda daima kalem ve kağıt bulundurarak aranızdaki konuşmayı yazılı-görsel hale getirmeye hazır olunuz.


17. İşitme engelli öğrencilerin dersten kopmasına izin vermeyiniz. Onlara derste ve uygulamalarda aktif rol vererek sizinle ve sınıfın işiten öğrencileriyle irtibatlarını sürdürmelerini sağlayınız.


18. Başarılarını değerlendirirken daha yüksek not verme kolaylığına kaçmayınız; onun yerine onların başarılarını daha iyi ölçebileceğiniz bir sınav sistemine ve yeterince süre ayırmaya özen gösteriniz.


19. Her dersin sonunda işitme engelli öğrencilerden ders hakkında geri dönüş almaya çalışınız.


20. Dersi olması gereken süreden daha fazla uzatmayınız; dersi aceleyle bitirmeyiniz.


21. Ders sonunda, ödev veya bir sonraki ders konusu, saati veya yeri gibi bilgileri mutlaka tahtaya yazarak net bir şekilde veriniz.


22. Ders sırasında ve sonunda sınıfta gürültüye izin vermeyiniz. Sınıf içinde gürültü ve hareketliliğin varlığı işitme engelli öğrencilerin dikkatini dağıtacak ve derse olan ilgilerinin kaybolmasına yol açacaktır.


23. Mimiklerinize dikkat ediniz; işitme engelli öğrencilerin mimik ve jestlere karşı son derece hassas olduğunu ve büyük kısmında doğal olarak gelişmiş dudak okuma yeteneği olduğunu unutmayınız.


24. İşitme engelli öğrencilerin mimik ve jestlere olan dikkatini ve yatkınlığını ders anlatımınız sırasında kullanınız. Konuşma sırasında ses tonumuzla sağladığımız vurguları, işitme engelli öğrencileriniz için mimik ve jestlerle sağlayarak sınıftaki öğrencilerin hepsinin vurgularınızı anlamasını sağlayınız.


25. İşitme engelli öğrencilerin, üniversite düzeyinde dahi olsalar, kavram bilgilerinin yetersiz olabileceğini unutmayınız. Özellikle soyut olayları ve örnekleri tam istediğiniz şekilde anlayamayabilirler. Mümkün olduğunca somut örneklerle dersi işlemeye çalışınız. Ancak, onların ve diğer öğrencilerin gelişimi için önemli olan soyut açıklamalar, metaforlar ve ileri dil bilgisi ve kültürel birikim gerektiren yorumları da derslerinizin tamamen dışında bırakmayınız. Ama konuyu sadece bunlarla açıklamaya da çalışmayınız! Soyut ve somut örneklerin – açıklamaların bir arada olduğu bir ders uygulaması öğrencinin kendisini geliştirmek için zorlamasını sağlayacaktır. Bu bağlamda derste anlattığınız her şeyin ve ders sırasında olan her şeyin (unutmayın ki dersteki espiri ve anekdotlardan, sınıftaki bir diğer öğrencinin cevap ve yorumlarına kadar her şey işitme engellinin dersi ve sizi anlamasını kolaylaştıracaktır) not olarak işitme engelli öğrencinin elinde olması son derece önemlidir. Ama not alıcı yardımıyla ama dijital ses kayıtlarıyla bunu sağlayabilirseniz, ders kalitesi, hem öğrencin derse katılımı hem de bilgi düzeyinin gelişmesi anlamında olumlu etkilenecektir.


26. Diğer öğrencilerin velileriyle nasıl görüşüyorsanız, işitme engelli öğrencilerin velileriyle de aynı şekilde ve sıklıkta görüşünüz. Öğrencinizin velileri işitme engelliyse İDİT’lerden yardım isteyiniz.


27. Sınıfınızın fiziksel şartlarının işitme engelli öğrenciler için uygun olması için gerekenleri öğreniniz ve bunun için okul idaresi ve okul-aile birliğiyle birlikte çözüm arayınız. Doğru hazırlanmış bir proje ile gittiğiniz takdirde, pek çok kamu kuruluşu ve sivil toplum örgütü, size bu konuda yardımcı olacaktır.


28. Çalıştığınız il ve ilçedeki işitme engelliler sivil toplum örgütleriyle tanışınız; başta İDİT temini ve ortak projeler ile okul ortamınızı geliştirecek kaynak bulmak olmak üzere pek çok konuda onlardan yararlanabilirsiniz.




Sınıfın Düzenlenmesi


Fiziksel çevrede yapılan düzenlemeler çok az bir çaba ile gerçekleştirilebilecek düzenlemeler olmalarına karşın, çoğu zaman uygulamada yeterince önemsenmemektedir. Öğrenme fiziksel bir çevre içinde gerçekleştirilir ve fiziksel çevrenin özelliklerinden etkilenir. Sınıfın ısısı, ışık miktarı, rengi, gürültü düzeyi, büyüklüğü, ulaşılabilirliği, oturma düzeni ve uyaran miktarı öğrencilerin öğrenmelerini doğrudan etkileyen fiziksel özelliklerdir. Bu özelliklerin nasıl düzenleneceği özel gereksinimli öğrencinin gereksinimlerine göre farklılık gösterir. Sınıfın yalnızca özel gereksinimli öğrencilerin değil, ayna zamanda diğer öğrencilerin de öğrenmelerini olumlu yönde etkilemelidir. Isının gerekenden fazla ya da az olması öğrencilerin öğrenmelerini olumsuz etkiler. Bu nedenle sınıf sıcaklığı öğrencilerin öğrenmelerini olumsuz etkilemeyecek derecede olmalıdır.


Sınıftaki ışık miktarı öğrenmeyi etkileyen diğer bir değişkendir ve özellikle bazı özel gereksinimli öğrencilerin öğrenmeleri üzerinde doğrudan etkilidir. Örneğin işitme engelli bir öğrencinin bulunduğu sınıfta aydınlatma önemlidir. Çünkü işitme engelli öğrenci konuşmaları anlamak için işitme duyusunun yanında görme duyusundan da yararlanır. Işığın gerekenden fazla ya da az olması öğrencinin öğrenimini olumsuz etkileyebilir. Bir başka etken de sınıftaki gürültü düzeyidir. Gürültü tüm öğrencilerin öğrenmelerini olumsuz etkileyeceği gibi, özellikle işitme engelli öğrencinin sınıf içinde geçen konuşmaları anlamasını da güçleştirir. Bu nedenle sınıf gürültüden arındırılmalıdır.


Sınıfın büyüklüğü de öğrencilerin öğrenmelerini etkilemektedir. Öğrenci miktarına göre küçük olan bir sınıfta öğrencilerin hareketleri sınırlanır ve en küçük bir hareketlilikte öğrencilerin dikkati dağılabilir. Çok büyük bir sınıfta ise öğretmenin sınıf kontrolü güçleşir, öğrencilerin hareketlilikleri artar sınıftaki sesler daha fazla yankıya neden olur. Bu da engelli çocuğun öğrenmesini olumsuz etkiler. Sınıfın içinde bulunan öğretim materyallerinin, yazı tahtasının, sıraların ve kitap dolabı gibi diğer malzemelerin ulaşılabilir olması öğrencilerin öğrenmelerini, derse katılımlarını, araştırma yapmalarını olumlu yönde etkiler. Materyallerin; özel gereksinimli öğrencilerin kolay ulaşabilecekleri yerlerde olmaları öğrenmelerini etkiler.
Öğrencilerin oturma yerleri bir başka etkendir. Özel gereksinimli öğrencilerin arka taraflara oturtulması öğrenmelerini güçleştirir, kolay görebilmelerini engeller, dikkatlerinin çabuk dağılmasına neden olur. Bu nedenle öğrencileri yerleştirirken, öğrencilerin özellikleri göz önünde bulundurulmalıdır.


Sınıf aşırı uyarandan arındırılmış olmalıdır. Öğrencilerin öğrenmelerini kolaylaştırmak, dikkatlerinin süresini uzatmak, derse katılımlarını sağlamak için sınıf uyarıcılardan uzak olmalıdır. Bu fırsatlar sağlandığı ölçüde öğrenme daha etkili hale gelebilir.




Eğitim Ortamının İşitme Engelli Çocuğa Özgü Düzenlenmesi


Çocuğun eğitim amacıyla yerleştirildiği ortamlardaki akustik düzenlemeler ve işitme cihazlarının etkin kullanımı son derece önemlidir. Çocuğun konuşmayı öğrenmesi, ana dilini kazanması isteniyorsa, konuşma seslerini işitme cihazları aracılığı ile temiz ve net olarak alabilmesini sağlayacak şekilde yerleştirildiği ortamın düzenlenmesi gerekmekte ve işitme cihazları tüm öğrencilere sağlanmalıdır.


Engeller


 Telefondaki sesi duyamama,


 Ses durum sinyallerini duyamama,


 Mobil telefonlar işitme cihazlarını engelleme,


 TV seslerini duyamama.


Çözümler


 Ses çıktılarını, sesin şiddetini ve kalitesini ayarlayabilmenin temin edilmesi,


 Ses sinyallerine (titreşim gibi) alternatif olarak ses ve diğer çıkış modlarının sağlanması,


 TV yayın ve videoların ses bileşenlerini takip etmek için sağır insanlara olanak tanıyan resim yazılı metinlerin sağlanması,


 Telefonla haberleşmek için metinli telefon kullanıcılarına imkân sağlayan metinli telefon ve işletmeci röle sistemlerinin sağlanması,


 İşitme cihazları ile girişimi azaltacak mobil telefonların tasarlanması.




Kaynaştırma Ortamlarında Bulunması Gereken Fiziksel Özellikleri


Kaynaştırma uygulamasının yapılacağı fiziksel ortamın, kaynaştırmanın başarısına önemli bir etkisi bulunmaktadır. Fiziksel ortam derslik ve sınıfta bulunan eşyalardan oluşmaktadır. Fiziksel ortamla ilgili olarak yapılabilecek ilk ve önemli şey, sınıf içinde fiziksel ortamın el verdiğinden ya da öğretmenin ilgilenebileceğinden daha fazla sayıda öğrenci bulunmamasıdır. Kaynaştırmanın başarılı bir biçimde uygulanabilmesi için sınıftaki öğrenci sayısının en fazla 25-30 arasında olmasının ideal olduğu öne sürülmektedir. Ancak her ne kadar kaynaklarda görülen sayı 25-30 ise de daha kalabalık sayıda öğrenci bulunan sınıflarda da başarılı uygulamalar yapılması söz konusu olabilmektedir. Başarılı uygulamaların gerçekleşebilmesi için ise sınıf öğretmeninin kaynaştırmayı gerçekten istemesi çok önemlidir.


Bir başka önemli nokta da sınıfa yerleştirilen kaynaştırma öğrencisinin yetersizliğinin olduğu gruba bağlı olarak sınıfın fiziksel ortamında düzenleme yapılması gerektiğidir. Bu düzenlemeler, sıraların yerleştirilmesini, tahtanın yerleştirilmesini, öğrencilerin gereksinimlerine bağlı olarak sınıfın fiziksel ortamlarında düzenleme yapılması gerektiğidir.
Bu düzenlemeler sıraların yerleştirilmesini, tahtanın yerleştirilmesini, öğrencilerin gereksinimlerine bağlı olarak sıralara yerleştirilmesini, sınıf duvarlarının düzenlenişini, araç-gerecin sınıf içinde yerleştirilişini ve kullanılışını kapsamaktadır.


İşitme engelli çocukların devam ettikleri kaynaştırma ortamlarındaki sınıflarda mümkün olduğunca yukarıda belirtilen biçimde ses yalıtımı yapılmalıdır. Ayrıca işitme engelli çocuğun yerleştirilmiş olduğu sınıfın öğretmeni, işitme engelinden kaynaklanan sorunlar ve işitme cihazları hakkında bilgilendirilmelerinin yanı sıra işitme cihazlarının kontrolü ve bakımı hakkında da bilgilendirilmiş olmalıdır.
Ayrıca zaman zaman uzman işitme engelliler öğretmeni ile birlikte işitme engelli çocuğun durumu değerlendirilmeli ve varsa sorunların nasıl çözülebileceği hakkında çözümler aranmalıdır. Kaynaştırma programı yürütülen okulda yeterli sayıda işitme engelli çocuk bulunuyorsa, bu okullara kaynak oda açılabilir ve uzman bir işitme engelliler öğretmeni atanabilir. İşitme engelliler öğretmeni hem çocuklarla bire bir çalışmalar yapar hem de işitme engelli çocukların devam ettikleri sınıflardaki öğretmenlerin karşılaştıkları sorunları çözmelerinde yardımcı olabilir.


Kaynaştırmaya devam eden işitme engelli çocukların kendilerine ait bir adet FM-Telsiz işitme cihazı olması gerekmektedir. Eğer işitme engelli çocuğun FM-Telsiz işitme cihazı bulunmuyorsa, çocuğun öğretmene en yakın yere ve arkadaşlarını rahat görebileceği yere oturtulmasında yarar vardır. Bu durumda işitme engelli çocuk öğretmeninin söylediklerini rahat duyabilecek ve arkadaşlarının onunla iletişim kurma isteklerini de görerek algılayabilecektir. İşitme engelliler ile çalışan öğretmenlerin unutmaması gereken bir önemli nokta da, işitme engelli çocukla konuşurken ya da sınıfa bir şey anlatırken, arkasını işitme engelli çocuğa dönmemesidir.


Kaynaştırmanın Yararları;


İyi planlanmış ve gerekleri yerine getirilmiş bir kaynaştırma uygulaması işitme engelli ve işiten öğrencilerle birlikte bunların aileleri için de önemli yararlar sağlayabilir.


İşitme engelli öğrenciler açısından kaynaştırmanın yararları;


İşitme engelli çocuk, akranlarını gözleme, model alma, taklit etme, iş birliği kurma, paylaşma ve karşılıklı iletişim kurabilme fırsatlarından yararlanmış olur.


İşitme engelli çocukların hem sosyal hem de sözel etkileşimlerinde artış olur.


İşitme engelli çocukların dil, motor, sosyal-duygusal, bilişsel ve kişilik gelişimi gibi gelişim alanları desteklenir, akademik ve psikososyal gelişimlerinde olumlu yönde etkili olur.


İşitme engelli çocuklar, toplumda bağımsız yaşam için gerekli olan pek çok beceriyi düzenlenen etkinlikler içinde ya da oyunlar içinde öğrenebilirler.


İşitme engelinden kaynaklanan ve bireyin toplum tarafından dışlanmasına neden olabilen davranışların azalmasını sağlar, işitme engelli çocuğun sosyal kabulünü, uyumunu ve etkileşimini arttırır.


İşitme engelli çocuğun, bir arkadaş grubuna katılarak çeşitli etkinliklerde bulunması ve kabul görmesi kendine olan güvenini arttırır, bağımsız bir birey olmasına katkıda bulunur. Bu durum çocuğun aynı zamanda bir topluluğa ait olma ve değerli olma duygularını pekiştirir.


İşitme engelli çocukların insanlar arasındaki farklılıkları ve benzerlikleri doğrudan gözlemleme fırsatı olur.


İşiten öğrenciler açısından kaynaştırmanın yararları:


İşiten çocuğa, toplumda kendisinden farklı bireyler olduğunu ve onlarla nasıl etkileşime gireceğini öğrenir.


İşiten çocuğun, bireyler arası farklılıklardan kaynaklanan ve endişelerinin azalmasını sağlar.


İşiten çocukların yardım etme, destek olabilme, yönlendirme, işbirliği kurma, paylaşma, bazı durumlarda öğretmen rolünü üstlenerek engelli arkadaşını teşvik etme gibi olumlu davranışları geliştirebilmelerini sağlar.


Engelli arkadaşına model olmanın ya da yardımcı olabilmenin getirdiği sorumluluk, işiten çocuğa kendine güven duyabilme konusunda da olumlu kazançlar sağlar, kişisel gelişimini destekler.


Diğer insanların ihtiyaçlarına karşı daha duyarlı ve toleranslı olmayı, engelli bireylerle ilişkilere değer vermeyi öğrenir.


İşitme engelli öğrencinin ailesi açısından kaynaştırmanın yararları:


Aileler, çocuklarının yeni beceriler kazandığını, davranışlarını kontrol edebildiklerini ve çocukları için bir şeyler yapıldığını düşündüklerinde kendilerini daha iyi hissederler.


Aileler, çocuklarının performansı hakkında öğretmene bilgi vererek, eğitim programlarının amaçlarının belirlenmesinde katkıda bulunarak, çocuklarının eğitim sürecinde aktif olarak yer alabilirler.


Çocuklarının okul ve çevresi tarafından kabulü ile onların yalnız kalacağı, ihmal edileceği konusundaki endişeleri ortadan kalkar.


Geleceğe daha umutlu bakarak çocuklarının gelişimine daha çok katkıda bulunmaya çaba gösterirler.


Kendi çocuklarının akranlarıyla aynı haklara sahip olduğunun bilincine varırlar.


Çocuklarını akranlarıyla kıyaslamadan kendi içinde gösterdikleri gelişimlerle değerlendirmeleri gerektiğinin farkına varırlar.


İşiten öğrencilerin aileleri açısından kaynaştırmanın yararları:


İşiten öğrencilerin ailelerinin, farklılığı olan bireylerin ailelerinin, toplum içinde yaşadıkları sorunlara karşı duyarlı olmalarını sağlar.


Engelli bireylere ve ailelerine karşı önyargılarından kurtulmalarına yardımcı olur.


Kaynaştırma uygulaması sonucunda çocuklarının diğer bireylere karşı tutumlarında ve kendilerine olan güvenlerinde meydana gelen olumlu gelişmeleri görerek kaynaştırma konusunda olumlu tutum geliştirebilirler.






B) Eğitsel Düzenlemeler


İşitme engelli çocukların eğitim amacıyla ailelerinden uzakta bir yatılı ortama yerleştirilmeden eğitim verilebilmesi şu seçeneklerle olasıdır:


• Gündüzlü bir özel eğitim ortamına yerleştirilmek;


• Normal işiten yaşıtları ile birlikte bir eğitim kurumuna yerleştirilmek, diğer adıyla kaynaştırma;


• Gündüzlü bir özel eğitim ortamının aynı kurum içinde yer alması ve yarı-zamanlı kaynaştırma programının uygulanması.


• Kaynaştırma uygulayan tüm kurumların içinde destek eğitim hizmetleri biriminin yer alması.




İşitme Engelli Çocuğun Okuldaki Gereksinimleri


Kaynaştırmanın amacı, engelli çocuğu işiten toplum için hazırlamak, normal çocuklar ile etkileşmesini, bu yolla engelli çocuğun toplumun genel değerlerini gözlemesini, öğrenmesini ve uygun davranış biçimleri geliştirmesini sağlamaktır. İşitme engelli çocuk söz konusu olduğunda, normal işiten yaşıtlarının dilini öğrenmesi de hedeflenen amaçlardandır. Bu konudaki bilgilerinizi tazelemek için 2. Üniteyi gözden geçiriniz. Konunun yasal boyutları son ünitede ele alınmaktadır.




Sınıfta İletişimi Kolaylaştıran Teknikler


Tüm engel grupları ve nüfusu içinde, işitme kayıpları ileri derecede ve özellikle çok ileri derecede olan çocukların gereksinimleri fevkalade yoğun ve engelin kendine özgüdür. Bu gereksinimleri olan bir işitme engelli öğrencinin, normal bir sınıf içinde normal işiten bir çocuğun yanına oturmak suretiyle normal bir çocuğun öğrenme hızında ve aynı koşullarda öğrenmesini beklemek, gerçekci olmayabilir. Bu öğrencilerin, ister kaynaştırma, ister özel eğitim sınıflarında olsun, engellerine özgü gereksinimlerinin karşılanması oranında öğrenmeyi gerçekleştireceklerini düşünmekteyiz. İşitme engelli çocukların normal sınıflar içinde eğitim görmesi sırasında ortaya çıkabilecek bazı engele özgü sorunları hafifletebilmek için uzmanlar bazı önerilerde bulunmaktadır. Bu önerilerin pek çoğu, sağ duyu sahibi deneyimli bir sınıf öğretmeni tarafından belki de keşfedilmiş ve kullanılmaktadır.


• Öğretmen sınıf içindeki oturma düzeni içinde işitme engelli öğrencinin yerini, özel gereksinimlerini göz önüne alarak planlamalıdır. İşitme engelli bir öğrencinin konuşulanları anlayabilmesi için her zaman işitsel ve görsel ipuçlarını en iyi şekilde almaya gereksinimi olacaktır. Bu nedenle, çalışmaların yapıldığı sınıfın, laboratuvarın ya da salonun ve bu ortamda dersi anlatan öğretmenin duruş yerine, yapılmakta olan çalışmanın türüne göre işitme engelli öğrenci için en iyi oturma düzeni değişiklik gösterebilecektir.


• İşitme engelli öğrenci geleneksel tipte işitme cihazı kullanıyorsa, mesafe sorununu


çözen özel telsiz sistem ayrıca okula ya da öğrenciye sağlanmamış ise, bu durumda işitme cihazından yarar sağlanabilmesi için konuşmacı ile arasındaki mesafenin iki metreyi geçmemesi önerilmektedir. Yine benzer nedenlerle, çevreden gelen sesler, örneğin koridordan gelen gürültü, sınıf içinde diğer öğrencilerin yaratmakta olduğu gürültü, kısaca konuşmacının sesi ile aynı anda ortamda bulunan tüm diğer sesler işitme cihazı kullanan işitme engelli öğrenciler için önemli bir sorundur. Çünkü işitme cihazları bu sesleri de konuşma sesleri


İle birlikte yükseltmekte, böylece konuşma seslerini tanımaları, anlamaları ve öğrenmeleri engellenmektedir.


• İşitme engelli öğrencinin konuşulanları anlayabilmesi için aynı zamanda dudak okuma ile de görsel ipuçları alması gerekmektedir. Öğrenci yalnızca dudakların hareketini izlememekte, aynı zamanda gözlerde oluşan anlam, yanaklar ve çenenin hareketleri gibi yüzün tümünde yer alan mimik ve bedenin kullanılması ile oluşan jestleri izleyerek de anlam çıkarabilmektedir. Bunun için de işitme engelli öğrencinin öğretmenini ve sınıfta söz alan diğer öğrencileri olabildiğince rahat izleyebileceği bir oturma düzeni çok yardımcı olmaktadır.


• Dudak okuma konusunda zaman zaman yanılgılar olmaktadır. İşitme engelli bireyler ile konuşurken bazı kişiler daha iyi anlaşılmak amacı ile abartılı dudak ve ağız hareketleri yapmakta, ya da konuşmanın hızını, temposunu yavaşlatmaktadırlar. Ancak normal konuşma hareketlerinden ve hızından yapılan her türlü sapma, hem konuşmanın anlaşılmasını güçleştirecek, hem de işitme engelli çocuğun yanlış konuşma hareketleri geliştirmesine yol açacaktır.


• İşitme engelli öğrencilerin birçoğu, konuşmaları iyi anlaşılmadığı için ya da kendileri karşı tarafın konuşmasını çok iyi anlamadığı için aşırı çekingen davranmakta ve sınıf için konu açılımlarına ve görüşmelere katılmamakta, öğretmenin sorduğu sorulara yanıt vermekte çekimser kalmaktadır. Öğretmenin bu durumu fark etmesi ve katılımlarını sağlamak için bu öğrencilere önceleri kısa yanıtlar gerektiren sorular yöneltmesi, ayrıca diğer öğrenciler ile küme çalışmalarına katarak bir ekip içinde derse katılımını özendirmesi yardımcı olabilir.


• İşitme engelli bir öğrenciyi engelsiz öğrenciler ile birlikte bir sınıf içine yerleştirmek,


Öğrenciler arasındaki sosyal etkileşimin gerçekleşeceğini garantilememektedir.


Belki de daha kolay anlaşabildiği ve yardım aldığı için, işitme engelli


öğrenci her konuda danışmak ve soru sormak amacıyla sınıf arkadaşlarına


değil de öğretmenine başvurmak eğiliminde olabilir. Bu nedenle öğretmeni, sınıftaki


diğer öğrencilerin de sırayla bu öğrenciye yardımcı olmalarını sağlayabilir.

Bireysel Planlamanın Yapılması


Her özürlü çocuğun eğitimden en üst düzeyde yararlanabilmesi ancak bireysel olarak değerlendirilmesi, gereksinimlerinin planlanması ve bu doğrultuda yerleştirilme kararlarının alınması ile gerçekleşebilir. Bir diğer anlatım ile bireysel eğitim planları yapılmalıdır. Eğitimin bireysel planlamasının yapılması şu konuları içermelidir:






• Öğrenci için gerçek öğrenmenin en iyi hangi ortamlarda ve koşullarda sağlanabileceği.


• Normaller ile hangi konuları hangi koşullarda bir arada öğrenebileceği.


• Hangi konularda, hangi zaman aralıkları ile özel öğretime gereksinimi olduğu.


• Gerekli olan destek hizmetlerini verecek olan personelin kimler olacağı.


• Bu personelin hangi mesleki ve kişilik özelliklerini bulunduracağı.


• Değerlendirmenin nasıl ve kimler tarafından yapılacağı v.b. gibi.




İşitme Engelli Bireylerde Kaynaştırma Eğitimi


Kaynaştırma; özel eğitim gerektiren bireylerin, yetersizliği olmayan akranları ile birlikte eğitim ve öğretimlerini resmi ve özel okul öncesi, ilköğretim, orta öğretim ve yaygın eğitim kurumlarında sürdürmeleri esasına dayanan, destek eğitim hizmetlerinin sağlandığı özel eğitim uygulamalarıdır.


Tanımdan da anlaşılacağı üzere kaynaştırma, engelli öğrencinin sadece genel eğitim ortamına yerleştirilmesini içeren bir süreç değil beraberinde destek hizmetleri, uygun planlamaları ve çeşitli düzenlemeleri gerektiren teknik bir uygulamadır. Bu uygulamanın amacı, engelli çocuklarla normal yaşıtlarını eğitsel ve sosyal yönden bütünleştirilmektedir.


Kaynaştırma uygulamaları; özel gereksinimi olan bir öğrencinin, en az kısıtlayıcı ortamda eğitim hizmetlerinden yararlanabilmesi, diğer bir değişle, eğitim gereksinimlerinin en iyi şekilde karşılanacağı ve normal yaşıtlarıyla olabildiğince fazla bir arada bulunacağı eğitim ortamına yerleştirilmesi esasına dayanmaktadır.


Kaynaştırma, her tür ve düzeyde engele sahip öğrenciler için gerekli bir uygulamadır. Tüm engel gruplarında olduğu gibi işitme engellilerin eğitinde de kaynaştırma uygulamalarının önemli bir yeri vardır. Bu doğrultuda işitme engelli öğrenciler açısından bakıldığında;


İşitme engelli öğrenciyi, işiten akranlarını, işiten öğrencilerin ve işitme engelli öğrencinin ailelerini kaynaştırmaya hazırlama,


İşitme engelli öğrenci için en uygun eğitimi en az kısıtlayıcı ortamda sağlama,


İşitme engelli öğrencileri bireysel gereksinimlerine göre değerlendirme,


İşitme engelli öğrencinin normal sınıftaki eğitiminde karşılaşabileceği problemlere ilişkin olarak sınıf öğretmenine ve okul personeline yardımcı olma esasları kaynaştırma uygulamalarında önem kazanmaktadır.

Kaynaştırmayı Başarıya Ulaştıran Etmenler


Kaynaştırma programı ile engelli bireyin var olan performansının, en üst düzeye çıkarılması mümkündür. Bunun gerçekleşebilmesi için kaynaştırma yapılan eğitim ortamlarında bir takım düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.


Okul Personelinin Kaynaştırma Yaklaşımını Benimsemesi:


Okul idaresi, kaynaştırma sınıfı öğretmeni ve okuldaki diğer tüm personelin kaynaştırmaya yönelik olumlu ve destekleyici bir tutum içinde olması kaynaştırma uygulamalarının başarıya ulaşmasında önemli bir etkendir. Bu doğrultuda, okul idaresi, sınıf öğretmeni, rehber öğretmen ve okulun diğer tüm personeli kaynaştırma öğrencisinin tüm okul tarafından kabulünde, üzerine düşeni yapmalıdır. Öncelikle, kaynaştırmanın engelli öğrencilerin hakkı olduğuna inanmalı, gerekli planlamalar ve düzenlemeler yapıldığında bu öğrencilerin gerçekleştirebilecekleri en yüksek başarıya ulaşabileceği unutulmamalıdır.


Kaynaştırmaya Hazırlık:


Kaynaştırma programına başlanılmasından önce işitme engelli ve işiten öğrencilerin, öğretmenlerin, işitme engelli ve işiten çocukların ailelerinin program hakkında bilgilendirilerek, hazır bulunuşluklarının sağlanması gereklidir.


İşiten çocukların hazırlanması: Öğretmenlerin, işiten çocuklara, sınıfa yeni katılacak olan öğrenci hakkında bilgi vermeleri gerekir. İşitme engelli öğrencinin bazı yetersizlikleri olduğu, fakat bunun yanı sıra birlikte birçok şey yapabilecekleri, işitme cihazı ve cihazın işlevi, işitme engelli arkadaşlarına nasıl yardımcı olabilecekleri ve toplumda onlar gibi işitme engelli birçok kişinin bulunduğu anlatılmalıdır. İşiten çocuklar, işitme engeli, kullanılan işitme cihazları ile ilgili olarak film, fotoğraf ve kitap vb. araç gereçlerden de yararlanılarak bilgilendirilmelidir. Böylece öğrencilerin işitme engelli arkadaşlarına karşı olumlu bir tutum geliştirmeleri sağlanmaya çalışılacak, bu da işitme engelli çocuğun sınıf ortamına uyumunu ve kabulünü kolaylaştıracaktır.


Engelli çocukların ailelerinin hazırlanması: Engelli çocuğu olan ailelerin endişelerini azaltmak ve onları kaynaştırma programı hakkında bilgilendirmek için; engelli çocuğun kaynaştırma programında karşılaşabileceği güçlükler, programın özellikleri, okul ve sınıfın özellikleri, çocuğun okul ortamındaki güvenliği, ailenin evde yapması gereken destek eğitim hakkında onlara bilgiler verilmelidir. Ayrıca kaynaştırma süresince aileler düzenli aralıklarla okula davet edilerek, çocuğun gelişimi hakkında bilgilendirilmeli ve diğer ailelerle etkileşimde bulunmaları sağlanmalıdır.


İşiten çocukların ailelerinin hazırlanması: İşiten çocukların aileleri, sınıftaki engelli öğrencinin özellikleri, yeterlilik ve yetersizlikleri, sınıfa uyumu gibi konularda bilgilendirilmelidirler. Bu aileler, engelli çocukların aileleri ile tanıştırılarak birbirlerine destek vermeleri sağlanabilir. Ayrıca bu ailelerin, sınıfta işitme engelli bir öğrencinin varlığıyla kendi çocuklarının olumsuz yönde etkilenebileceği, sınıf düzeninin bozulabileceği, öğretimin aksayabileceği ve öğretmenin sadece kaynaştırma öğrencisi ile ilgilenerek diğerlerini ihmal edebileceği yönündeki kaygıları olabildiğince azaltılmaya çalışılmalıdır. Bunun için öğretmenin, gerek kaynaştırma uygulamasının içeriği gerekse bireyselleştirilmiş eğitim programlarının niteliği konularında onları bilgilendirmesi uygun olacaktır.










Öğretim Planlarının Bireyselleştirilmesi:


Öğretim planlarının bireyselleştirilmesinde, işitme engelli öğrencinin gereksinim ve öncelikleri dikkate alınarak tüm alanlardaki(örneğin, okuma-yazma, matematik, vb.) performans düzeyinin belirlenmesi söz konusudur. Kaynaştırmaya alınan işitme engelli öğrencinin destek eğitime ihtiyaç duyduğu alanlar belirlenerek öğrenci için uzun dönemli ve kısa dönemli hedeflerin belirlenmesi gereklidir. Öğrenci için belirlenen amaçlar doğrultusunda okulda yapılan etkinlikler hakkında aile bilgilendirilmeli, evde yapılabilecek çalışmalar saptanarak aile bu konuda yönlendirilmelidir.


Kaynaştırma Öğretmenin Yapması Gerekenler:


Kaynaştırma öğretmeni, başarılı bir kaynaştırma uygulaması için etkili bir sınıf yönetimine ihtiyaç duyar. Kaynaştırma uygulaması yapılan bir sınıfta etkili bir sınıf yönetimi için;


İşitme engelli öğrenci dâhil her öğrencinin yapamadıklarına değil yapabildiklerine yoğunlaşılmalı, her öğrenci diğer akranları ile değil kendi içinde gösterdiği gelişme ile değerlendirilmelidir. Öğrencilerin başarıları anında ödüllendirilmelidir.


İşitme engelli öğrenci, öğretmeni takip etmekte ve anlamakta zorluklarla karşılaşabilir. Bu nedenle sınıf içinde bir takım ortam düzenlemelerine gidilerek, işitme engelli öğrenci, tahtayı ve öğretmeni rahatlıkla görüp işitebileceği, gürültüden uzak bir yere oturtulmalı ve öğrencinin dersi kolay izlemesi sağlanmalıdır.


Öğretmen, öğrenciyi soru sormaya teşvik etmeli, ders işlenişlerinde tekrarlara yer vermelidir.


Öğrenmeyi kolaylaştırabilmek için materyal kullanımına özen gösterilmeli, öğretimde kullanılan materyaller çocukların yaşamından seçilen, görsel materyallerle desteklenmelidir.


Konulara uygun geziler düzenlenerek konu öğretimleri pekiştirilmelidir. Okulda anlatılan derslerle ilgili olarak aileye bilgi verilmeli, aile evde yapabileceği etkinlikler konusunda yönlendirilmelidir.


İşitme engelli öğrenciyle konuşurken ağız hareketleri abartılmamalı, diğer öğrencilerle konuşuyormuş gibi konuşulmalıdır.


İşitme engelli öğrencinin akranlarını ve öğretmenini model alarak konuşmasının gelişeceği unutulmamalı ve öğrenci rencide edilmeden söyledikleri anlaşılmaya çalışılmalıdır.


Sınıf içinde işitme engelli öğrencinin istek ve duyguları önemsenmelidir.


İşitme engelli öğrenciye soru sorarken, önce yapabildikleri sorulmalı daha sonra yapamadıklarını öğrenme yoluna gidilmelidir.


İşitme engelli öğrencinin özellikleri ve cihazı hakkında diğer öğrencilere bilgi verilerek sınıf içinde kabulü sağlanmalıdır.


İşitme engelli öğrencilerin sınıf düzeyine göre geri kaldığı konularda kaynak oda desteğinden yararlanması sağlanmalıdır.


İşiten öğrencilerin ailelerinin sınıfta işitme engelli bir öğrencinin varlığı ile kendi çocuklarının ihmal edileceğine dair kaygıları ve işitme engelli öğrencilerin ailelerinin kendi çocuklarının uyumuna yönelik kaygıları, gerektiğinde rehber öğretmen veya diğer uzmanlardan destek alınarak giderilmelidir.




Destek Özel Eğitim Hizmetleri


Kaynaştırma uygulamalarının yarar sağlayacak şekilde yürütülmesinde, destek özel eğitim hizmetlerinin önemli bir rolü vardır. Destek özel eğitim hizmetleri, kaynaştırma uygulamasından yararlanan işitme engelli öğrenciye ve/veya öğretmenine sağlanan özel eğitim hizmetleridir. Bu hizmetler öğrencinin gereksinimleri doğrultusunda uygulanan eğitim destek hizmetleridir.


Kaynaştırma uygulamasına dâhil olan işitme engelli öğrencinin eğitim gereksinimlerinin tümü devam ettiği sınıfta karşılanamadığı durumlarda kaynak oda uygulamasından yararlanılması uygundur. İşitme engelli öğrenci, belirlenen derslerde ve uygun görülen saatlerde sınıftan çıkarılarak kaynak odada bireysel veya grup eğitimi şeklinde yürütülen çalışmalardan yararlanması sağlanır. Ayrıca, kaynak oda eğitimi ile sınıftaki eğitimin tutarlı olabilmesi ve kaynak oda uygulamasının amacına ulaşabilmesi için kaynak oda öğretmeni ile sınıf öğretmeninin yakın iş birliği içinde olmaları gerekir.


Sınıf içi yardım; destek özel eğitim kapsamına giren diğer bir uygulamadır. Gerektiğinde kaynaştırma uygulamasının yürütüldüğü sınıfta, özel eğitim öğretmeni ya da yardımcı öğretmen tarafından sınıf içi yardım sağlanabilir. Sınıf içi yardım uygulamasında sınıf öğretmeni sınıfın geri kalanı ile ders işlerken yardımcı öğretmen kaynaştırma öğrencisi ile bireysel çalışır ya da tam tersi bir şekilde sınıf öğretmeni kaynaştırma öğrencisi ile ilgilenirken yardımcı öğretmen sınıfın geri kalanı ile ders yapabilir. Yapılacak fiziksel düzenlemeler ve planlamalar sınıf içi yardım uygulamalarında çıkabilecek aksaklıkları önleyecektir.
Türkiye'de İşitme Engelli Çocukların Eğitimleri


Türkiye'de işitme engelli çocukların eğitimlerinin sorumluluğu, düzenlenmesi ve denetimi, diğer özel gereksinimi olan ve olmayan gruplarla birlikte Milli Eğitim Bakanlığı'ndadır. Yakın dönemde gerçekleştirilen Milli Eğitim Reformu ile zorunlu eğitim, bu çocuklar için de ilköğretim kademesine yükseltilmiş bulunmaktadır. Halen Türkiye'de yatılı/gündüzlü kurum olarak 49 adet işitme engelliler ilköğretim okulu, ayrıca 7 adet gündüzlü işitme engelliler çok-amaçlı meslek lisesi bulunmaktadır. Doğrudan Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı bu okullar dışında, Anadolu Üniversitesi'nde her kademede eğitim veren bir İşitme Engelli Çocuklar Eğitim ve Araştırma Merkezi (İÇEM) bulunmaktadır. Diğer bazı üniversitelerde de işitme engelli çocukların ve ailelerinin eğitimlerine yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Çeşitli illerde, özel kişilerce kurulan ve yürütülen bazı okulöncesi eğitim çalışmaları da vardır. Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı bu okullarda eğitimde kullanılan iletişim yöntemi, okul yönetmeliklerine göre oral yöntem, diğer adı ile yapılandırılmış sözel yöntemdir. Ancak yapılan araştırmalar ve gözlemler, bu okullarda çeşitli işaret yöntemlerinin de kullanıldığını göstermektedir. Bu okullara başvuran çocukların çok geç teşhis edilmesi ve cihazlandırılması, birçoğunun hiç cihazlandırılamaması ve diğer bazı n edenler sonucunda öğrenciler konuşmayı ve sözel dili öğrenme fırsatları bulamamakta, iletişim gereksinimlerini çeşitli işaretler, jestler ve beden dili kullanarak karşılamaktadır. Bu okullar arasında Ankara'daki Kemal Yurtbilir İlköğretim Okulu, kuruluş yönetmeliği ile İÇEM modelini örnek almış, bu doğrultuda Doğal İşitsel-Sözel Yöntemi benimsemiş ve tüm çalışmalarını bu yönde düzenlemiştir. Bu nedenle de, bu okuldaki öğrencilerin gelişimlerinde bir farklılık gözlenmektedir. Özel eğitim kurumları dışında, normal işiten öğrenciler ile birlikte eğitim alan işitme engelli öğrenciler de bulunmaktadır. Kaynaştırma uygulamasındaki bu öğrencilerin sayısı, 1997-1998 öğretim yılı itibariyle 1.620 'dir. Ancak, kaynaştırmadaki işitme engelli öğrenciler için gerekli ortamların ve destek hizmetlerinin sağlanabilmesi bu alanda bazı çalışmaların yapılmasını gerektirmektedir. Türkiye'de ilk kez engelli bireylere yüksek öğretim kademesinde eğitim vermek üzere Anadolu Üniversitesinde kurulmuş bulunan Engelliler Entegre Yüksekokulu, 1993 yılında, eğitim ve öğretime işitme engelliler ile başlamıştır. Yüksek öğretim kademesinde 1997-1998 öğretim yılında toplam 72 öğrencisi bulunmaktadır. Yüksekokulun bazı programlarına 1998-1999 öğretim yılı için ortopedik engelleri bulunan öğrencilerin de alınması ile ilgili çalışmalar sürmektedir. Halen, Mimarlık lisans, Grafik Sanatları Lisans, Seramik Sanatları lisans; Bilgisayar Operatörlüğü Önlisans, Yapı Ressamlığı Önlisans olmak üzere beş program içinde eğitim vermektedir.


İÇEM Örneği


Türkiye'de işitme engelli çocukların eğitimleri için model kurum niteliğine sahip olan bir kurum, İÇEM-İşitme Engelli Çocuklar Eğitim ve Araştırma Merkezi, Anadolu Üniversitesi bünyesinde 1979 yılından beri çalışmalarını sürdürmektedir. Odyoloji klinikleri, aile eğitim programları da bulunan bu kurumda okulöncesi, ilkokul, ortaokul ve lise kademelerinde işitme engelli öğrencilere tam gün eğitim verilmektedir. Kaynaştırma uygulaması da bulunduğundan, 1997-1998 öğretim yılında okuldaki öğrenci sayısı, işiten 110 öğrenci ve işitme engelli 161 öğrenci olmak üzere toplam 271'dir. Bu kurumda, işitme engelli çocuklar için tüm gerekli ortamlar sağlandığında, ileri ve çok ileri derecelerde işitme kayıplarına sahip çocukların ana dillerini kazandıklarını ve konuşmayı öğrendiklerini gözlemek olasıdır.




































KAYNAKÇA;






ü Baykoç, D. N. ve diğerleri. Okulöncesi Dönemde Dil Gelişimi Etkinlikleri. Ankara:


ü 1997.


ü Özsoy, Y., M. Özyürek ve S. Eripek. Özel Eğitime Muhtaç Çocuklar: Özel EğitimeGiriş (8. Basım). Ankara: Karatepe Yayınları, 1997.


ü Tüfekçioğlu, U. Kaynaştırmadaki İşitme Engelli Çocuklar. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi


ü Yayınları 627. 1992.


ü Özürlü İnsanların İkamet Edeceği Binaların Düzenlenmesi Kuralları”, TS 9111/Nisan 1991


ü Sucuoğlu, Bülbin (2006). İlköğretimde Kaynaştırma Uygulamaları. Morpa Kültür Yayınları




ü Eripek, Süleyman (2007). Özel Eğitim. TC. Anadolu Üniversitesi Yayınları, No:1411/ Açıköğretim Fak. Yayınları, No: 756




ü Girgin,Cem (2003). İşitme Engelli Çocukların Eğitimine Giriş. TC.Anadolu Üniversitesi Yayınları, No.1531/ Engelliler Entegre Yüksek Okulu Yayınları; No.6.


ü ÇAĞLAR Doğan, İşitme Özürlülere Konuşma Öğretimi, Ankara, 1985.


ü http://www.ozelgokkusagi.com/index.php?option=com_content&task=view&id=55


ü http://w2.anadolu.edu.tr/aos/kitap/IOLTP/1267/unite08.pdf


ü http://www.ozelegitimsitesi.com/isitme-konusma-egitimi/isitme-engellilerin-egitimdeki-yontemler.html


ü http://www.ozelegitimsitesi.com/isitme-konusma-egitimi/isitme-engelliler-egitim.html




ü http://www.ozelgokkusagi.com/index.php?option=com_content&task=view&id=78

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder